26 Eylül 2009 Cumartesi

sevinç hüzün yanyana..

hep çok mutluyuz hem mutsuz..
ablam ana okulu öğretmeniydi. kpss den düşük puan çektiği için bir türlü normal öğretmenlik yapamadı. bu senede tanınan haktan yararlanamadığı için çok üzüldü ki çok düşük puanla alındı..
sonra bir 10,000 lik ek kontenjan açıldı. ama yinede ablam düşük çektiği için o puana kadar düşmez dedik. ve dün akşam netten sonuçlara baktık ki ablamın öğretmenliği çıkmış.
evet çokk sevindik ama bir yandanda gideceği yer çok uzak olduğu için üzüldük..
van çaldırana çıkmış ataması.. hayatı boyunca mersinden uzak bir yere gitmemiş, anasının evinden hiç uzaklaşmamış biri olduğu için ne yapar ne eder diye bütün akşam ağladı annem. ben nasıl gideceğim oralara nasıl dayanacağım diye paraladı kendini..
ama yapacak birşey yok..heryer memleketim deyip gidecek, yeni bir hayata atılacak..
gurbet nedir özlemek nedir anlayacak..
umarım heşey onun için çookkk iyi olur. çünkü o kadar bekledi o kadar çalıştıki..hak ediyor..
umarım herşeyin hayırlısı olur..

18 Eylül 2009 Cuma

rahat uyu bebeğim..

dila bebek bulundu..ben bile kutulmuş olacağına bu kadar inanırken ailesi nasıl inandı kimbilir.
annesinin minik kuzusu, mis kokulu bebeği anne kucağından çookkk uzakta çıktı ortaya..
annesinin üşümesin diye kaç kez üstünü örttüğü dila günlerce buz gibi suda kaldı..
kilometrelerce sürklendiği o buz gibi sularda cansız bedeni.. annesinin öpmeye kıyamadığı o minik bedeni..
çok acı hem de çok..
sözler mühürlü..anlamsız..
tek dileğim sabır ailesine..
ve allah'ım sen çocuklarımızı tüm çocukları koru..
anneleri babaları evlat acısıyla sınama..
ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum..

17 Eylül 2009 Perşembe

ev yapımı erişte

erişte yi çok sever biri olarak erişte yapmaya karar verdim. Buralarda hiç böyle hazırlıklar yapılmadığından ne tarhana yapmasını ne de erişte yapmasını bilen birileri yok. hal böyle olunca sevgili blog arkadaşlarım yetişiyor imdada. erişte yapımıyla ilgili yazıları okumak isteyen olur diye aşağıya kopyaladım. ana malzemeler ve yapım şekilleri aynı. bende yine çok az deneme yapacağım için 2 yumurta, yarım çay bardağı süt kullanacağım hatta sütü bol olsun diye bir çay bardağı kullanacağım. bu akşam annemlerde bizde olacağı için bugün denemeli diye düşünüyorum. bakalım.. detayları ve yapım aşamalarını aşağıdaki linklerden inceleyebilirsiniz. bu arada tazenane arkadaşım domatesli erişte yapmış bayıldım. bir miktar ondanda denemek gerek..
sevgiler.

http://www.blogger.com/post-create.g?blogID=2730545510397510085 yeşim'in tarifleri

http://thistime.blogcu.com/entry.php?u=thistime&e_id=3980578&title=eriste hobi dünyası

http://www.mutfakpenceresi.com/2009/02/ev-yapimi-eriste/ mutfak penceresi

http://tazenane.blogspot.com/2009/09/domatesli-eriste.html tazenane(domatesli)

tarhanamın durumu

dün eve girdiğimde yoğun bir ekşi koku aldık önce nedir ne değildir diye düşünürken aklıma tarhanam geldi..hemen üstünü açtım. tadına baktım ekşiliği devam ediyor..bu konuda çok yardımcım olmadığı için bugün siteleri inceledim.. kiminde çok katı hamur olması gerek diyor kiminde ise ele yapışan bir hamur.. benimki ele çok yapıştığından dün karıştırma işini kaşıkla yaptım..durdukça ekşidiğini söyleyen siteler var o yüzden bu gün yoğurma işleminden sonra sermeyi düşünüyorum. çok ekşi bir tarhana olursa yağızın yiyebileceğini düşünmüyorum. zaten deneme olduğu için çok bişey kaybetmeyeceğim..eğer bunda tutturabilisem tadını hemen yeni bir hamur hazırlayacağım..
bir tarhana işleminide böyle bitirmeyi düşünüyorum..
bundan sonra sırada erişte var.. yine erişte ile ilgili siteleri araştıracağım ve burda da linklerini yayınlayacağım. ondan da deneme hamuru yapıp erişte keseceğim..
bayramda evde olduğumdan daha kolay yaparım diye düşünüyorum..

15 Eylül 2009 Salı

tarhananın 2.günü

dün eve gider gitmez örtüsünü açtım. hamurum çok az olmasanına rağmen kabardığından çok göründü gözüme. yeniden yoğurayım dedim ama elime çok yapıştı. bende sanırım unu az dedim ve biraz daha ekledim. yinede sevgili elçinin önerisine uyarak çok sertelştirmemeye çalıştım. hala elime yapışan bir hamur halinde tarhanam. bu arada dün ilk kez tadına baktım. çok ekşiydi.:)bu kadar ekşi olursa kimse yemez bunu diye geçirdim içimden. belkide mayalanma sürecidir bilemedim. yukarıda resimlerini çektim. aslında resimdekinden çok daha güzel rengi ama makineden bu renk çıktı. ilk resimde gördüğünüz gibi ellerime yapışmış tüm hamur. zaten bu kadar yumuşak bir hamur olacaksa ben her yoğurduğumda elimde kalanlardan bana bişey kalmıcak kurutmak için:)
tarhana ustları resimde gördüğünüz kadar bir yorum yaparmısınız? en azından elime yapışan bir hamur mu yoksa yumuşak ama ele yapışmayacak bir hamurmudur tarhana hamuru:)

14 Eylül 2009 Pazartesi

sonunda macera başladı:)

evet tarhana maceram dün gece 23,00 itibariyle başladı. ne zamandır korkudan erteliyordum..bu kez dedimki hadi ne var korkacak altı üstü ziyan edeceksin..
hiç bir malzemede ölçü tutmadım..sevgili tijendeki malzemelere sadık kalarak yaptım bir hamur..şu anda beni evde bekliyor.sabah işe gelmeden bir baktım..akşamdakinden daha çok olmuş:)
ölçülerini göz kararı yaptığım için tam ölçü veremeyeceğim. ama yaptığım işlemleri sayabilirim sanırım..önce evde bulunan 1,5 adet kırmızı biberi 3 adet küçük soğanı, 3 adet domatesi ve bir diş sarmısağı tencerede haşladım. biberlerin kabukları soyulacak kıvama gelince ateşten aldım ve soğumaya bıraktım. biberlerin kabuklarını soydum ve rondodan geçirdim. ev yoğurdundan yaptığım bir bardak kadarsüzme yoğurdu(eleğin içine kağıt havlu koyarak süzme yapıyorum) ve rondodan geçirdiğim karışıma ekledim.içine bir yemek kaşığı kadar toz maya ekledim. ve ele yapışmayacak sertlikte bir hamur hazırladım.
yalnız tek sorunum var. içerisine sadece 1 tatlı kaşığı kadar tuz ekledim. problem olur mu bilmiyorum. tuz eklemedim çünkü tarhanayı zaten yağız için yaptım. yağızada 1 yaşına kadar tuz yasak olduğu için ekleyemedim. ama tuzun tarhandaki görevi çokmudur. önemli bir detaymıdır bilmiyorum.
bu konuda bilenler yardımcı olursa çok sevinirim. şimdi akşamları gidip yoğuracağım ve sanırım çok cıvık bir hamursa un ekleyeceğim. ikinci soruda burda geliyor. bu hamurun kıvamı nasıl olacak. sert bir hamur mudur tarhana hamuru.
bu iki konuda yardımlarınıza ihtiyacım var? sizleri bekliyorum.
şimdilik hoşçakalın

not: sevgili kakaolu ve calimero mutfakta hediyeleşme oyununa dahil oldular. hatta kakaolu blogunda yayınladı. bu oyuna katılımlarınız bekliyoruz. zaten bir süre daha bekleyip hediyeleşmeye başlayacağız.

11 Eylül 2009 Cuma

yağmur yağıyor..seller akıyor...

avazım çıktığı kadar bağırmak, yüreğimin yükünü hafifletmek istiyorum..burada ne devlet meseleleriyle ne siyasetle nede hayat görüşümle ilgili yazılar yazmayacaktım..yazarsam kötü olur..ağır olur..ipin ucunu kaçırırım diye korkuyordum..
ama bu kez içimdeki ses çığlık çığlığa..2010 yılına girerken kültür başkentinde bu felaketin yaşanması iç acıtıcı, sinir bozucu..
felekat, felaketin ardından gelen felaket, insanların düştükleri durumlar, hiç uğrana yitip giden canlar ..
en kötüsü bu haber...
canım yanıyor..hayatının başında bir melek, hayatı boyunca bu acıyla yaşayacak bir anne ve kız..ağlamak istiyorum ağlarken haykırmak..nerde bu devlet dediğimiz, nerde bu devletin başındaki adamlar..hiç mi sızlamaz bir yerleri..hiç mi utanmaz hiç mi yüzleri kızarmaz..
kim verecek hesabını aslı annenin uykusuz gecelerinin..onca emeğin hesabını kim verecek..
aslının yüreğindeki o koca kara deliği kim kapatacak..o acıyı kim silebilecek..
hayatı boyunca boynunda taşıdığı pişmanlığı olacak dila, ve son nefesine kadar yüreğinde acı..
ya azra..daha 5 yaşındaki kızın gözlerinin önünden kayıp gidişinin sahnesini kim unutturabilicek..
zaman demeyin palavra derim..
hiç kimse hesabını veremeyecek bu acının..ve diğerlerinin..birileri rahat koltuklarında kıçlarını biraz daha büyütürken, öteki dünya deyip yırtarken bir yerlerini, hiç düşünmeden kendileri içinde olacağını ceplerini doldururken, bu kadar insanın ahını alarak yollarına devam ederken, hiç uğruna selde kaybolan her canın, diğer bireyleri ömürleri boyunca bu utancın bedelini ödeyecek..
içim yanıyor dilimin ucunda tüm kötü sözler kimi kayıp gitti affola..
okuyorum..okudukça öfkem büyüyor..kendimi koyuyorum yerine aslının bin kere vurarak tahtaya..ama çıldırmak an meselesi düşüncesinde bile..
aslı bunu yaşıyor..azra bunu yaşıyor..diğerleri bunu yaşıyor..
yazıyı burda kesmezsem yazık olacak kelimelere..kirlenecek daha fazla..hiç değeri olmayan kişilerde anlam bularak..
dilanın bulunması için dua ediyorum..ailesinede sabır..umarım bir yerlerde bir şekilde bulup almışlardır o küçük bedeni sudan..kurtarmışlardır meleği..teslim ederler aileye..
azraya ve aslıaya da sağlık diliyorum..acınızı paylaşıyoruz..ama biliyorum ki azalmıyor..
sadece üzgünüm..

8 Eylül 2009 Salı

Hediye' li günler olsa


uzun zamandır düşünüyorum.


bir çok sitede de karşılaştım. blog lar arasında birbirine kutular gönderen arkadaşlar vardı. içlerinden küçük küçük hediyeler , kartlar çıkan kutular..


ne güzel heyecan, ne güzel paylaşımdır değil mi?


küçük bir sakız da olsa insanı ne mutlu eder.


uzaklardan belki yüzünü bile görmediğin insanlardan heyecanla hediye beklemek ve aynı heyecanla hediyeler yollamak..


belki bir toka belki bir çikolata.. ne fark ederki.. önemli olan o heyeceanı yaşamak değil mi?


arkadaşlar böyle bir oyuna katılmak isteyen varmı acaba benden başka?


3-5 parça küçük hediye ya da içinizden ne gelirse bir kutuya koyup yollasak şehrin diğer ucuna sevgimizle...


yazında konuşalım olur mu? bekliyorum önerilerinizi..


sevgiyle...

29/08/2008

kuzumun dişlerini gördüğümüz ilk tarih..
aslında tam da bugünlerde mi çıktı bilmiyorum. ama geleceği her halinden belli olan dişlerimiz bu tarihlerde evet onayını aldı. 1 eylülde götürdüğümüz doktor kontorolünde biz bir müjde beklerken iki müjde aldık. yağızın bir dişi değil iki dişi patlamış.
çok şükür ki arada ateş basmaları haricinde yüksek ateş yaşamadık. ama çok huzursuz yemeksiz veuykusuz günler geçirdi bebeğim. başına vurmalar, saç çekmelerde cabası.

şimdi kaşıkla yemek yerken yada bardakla su içirirken duyuyoruz sesini.
mutluyuz.
şimdi sıra diş buğdayında:))

2 Eylül 2009 Çarşamba

saklı bahçe


biliyorsunuz benim küçük bir balkon bahçem vardı. yaz boyunca rengarenk olan bahçemden sizlere biriktirdğim resimleri yayınlamak bir türlü kısmet olmadı. resimlerimi tararken buldum. dedim hadi kızım bir yayınlayıver:))



bu yukarıda gördüğünüz çiçeğim bu sene annemgilden aşırdığım çiçek. adına kraliçe diyorlar ama çok bilgili değilim. gerçek adını bilen varsa beni bilgilendirirse sevinirim. kendine hayran bırakacak güzellikte çiçekleri vardı. avuç içi kadar büyük. gövdesine baksanız bu ne ya dersiniz ama çiçeklendimi gerçekten kraliçe gibi oluverdi. çok zahmetli bir çiçek değil. toprağı kurusada problem etmiyor.:) sadece siyah böcek oldu çiçeklerinde onlarada biraz ilaçlı su sıktım ve peçetyele sildim. balkona çıkıp çıkıp baktım bu güzelliğe:) şu anda sadece gövdesi kaldı. baharda saksısını büyüteceklerim arasında. dinlenmede:)

diğer çiçeklerim, yukarıda iki renkli olan mine çiçeğim. renlerini çok beğendiğim için aldım bir tane. örtücü türden. tek daldan hemen büyüyor sarıyor. dayanıklı çiçeklerden. hala saksısında duruyor. bu sene yeni tanıştığım çiçeklerden biride vapur dumanı. mevsimlik çiçek. üzerinden mor çiçekleri hiç eksik olmadı. yaz sonunda kurudular. seneye alınacaklar arasında. tabiki kırmızı sardunyam ve kırmızı minyatür gülüm. bol bol çieçklendiler bu yaz. en sonucusuda cam güzeli. mevsim sonu budandı.

bunlarda puşt oğlanlarımız:) bizim buralarda adı bu:) bu sene parklara ektikleri için bol bol puşt oğlanım oldu. küçük bir dalı toprağa batırmanız yeter. hemen tutuyor ve büyüyor. renk renk harika çiçekler açıyor. mevsimlik çiçeklerden. bu arada bol su seviyor:) tohumlarını topladım. bakalım seneye tohumdan çıkıp çıkmayacağına bakacağım:)

işte beni bu sene en çok mutlu eden olaylardan biri. bahçemde artık ortanca var. belki hatırlrsınız. ortanca çiçeklerine bir türlü bakamamıştım. aldığım iki ortancada ölmüş, tutturma çabalarım hep boşa çıkmıştı. bu sene bir sürpriz oldu. kış döneminde bir yerden aşırdığım dalı toprağa ekmiş ve unutmuştum. saksıları düzenlerden o dalda küçücük bir filiz keşfettim. ve o daldan işte bu muhteşem ortanca oldu. hemde uzun süre çiçeği bu halde kaldı. önce yeşil sonra pembe. solmadan kopardım ve salondaki vazonun içine yerleştirdim. kendiliğinden kurudu. diğerleri karanfillerim ve yine bol çiçekli vapur dumanı.

son olarak menekşelerim. daha önce yazı yazmıştım sanırım. sürekli saksı altındaki tabaklarını sulu bırakıyorum. başkada yaptığım bir şey yok. şu anda çiçeklerini döktüler. hatta çoğu yapraklarınıda:))) ama toprağa daldırdığım iki dal tutmuş:) en azından onları kurtardık:)
işte böyle bunların dışında bir sarkan petunya aldım. bir saksıda üç renk. harikalardı. bir begonya edindim. çok zor çiçek. böceklenmesi de çok oluyor. bu sebeple tekrar almayı düşünmüyorum. ama çok keyfili bir yaz geçirdim çiçeklerimden yana. o kadara az ilgilenmeme rağmen hepsi coştu bu sene.
tek istediğim onlarala rahat rahat ilgilenebileceğim küçük bahçeli bir ev. umarım hayalim gerçek olur. yoksa kararlıyım küçük bir sera açacağı. çiçekçilik yapacağım:)))yazı bayağı uzadı acısı çıktı. bahçeden ve benden bu kadar.
hepinizi sevgiyle kucaklarım..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails