30 Ağustos 2010 Pazartesi

...

uzun yolcuklardan dönüp vatan toprağını öpenler gibi dönüp toprağımı öpesim var..
ama hala kelimeler kopuk kopuk..
yağız gözümün önünde büyüyor..
ama ben hala kendimde değilim..
içmi dökesim hafifleyesim var..
ama hala zaman var gibi..

26 Nisan 2010 Pazartesi

çocuklar için kermes

sevgili dostlar
uzun zamandır yokum biliyorsunuz. ama kendimle ilgili bir gelişme yazamayacağım yine..yürüttüğüm kampanya son hız devam ediyor.1466 üye ile el ele verdik. ama gelin görün ki hala ihtiyaç olan kitap sayısına ulaşamadık. hocalarımızla konuştuğumuzda başka bir yol daha düşündük. bu şenlik olacağı için yetkililer ve ailelerin katılımı çok olacakmış. bu kadar kalabalığı bir daha göremeyeceklerinden şöyle birşey düşündük. o gün bir kermes yapılacak çocuklar yararına. ve toplanan para yine çocuklara kitap olarak geri dönecek.
bu fikri yine face sayfamızda paylaştık ve geri dönüşler çok hoş oldu. bere atkı işleyenler takı yapmak isteyenler.. anlayacağınız destek var.
sizden ricam blog aleminde destek versin bu işe. hepiniz el becerisi olan insanlarsınız. ufak tefek şeylerle çok güzel iş çıkabilir. sizden ricam destek olmanız ve bu iletiyi yaymanız.
sevgilerle...

6 Nisan 2010 Salı

KARDELENLER SOLMASIN

sevgili dostlar,
bugünlerde durmadan, usanmadan bu kampanya için uğraşıyorum. mail atmadığım başvurmadığım kapı kalmadı. sonuçlar beklediğimizden iyi, öğretmenlerimiz çok mutlu. face deki gurbumuz 506 üyeye ulaştı. 198 adet + sayısını bilmediğimiz 8 koli kitabımız oldu. bu nasıl mutluluktur anlatamam size. bu işten keyif alan o kadar güzel insanlarla tanıştım ki. gerek tel den gerek mailden  o kadar destek verici ve teşvik edici sözler duydum ki.
hatta çoğu insan bu kampanya bitsin başka kampanyalara başalayalım. bu grup hep var olsun burda dedi düşünebiliyormusunuz.
bu kampanyadan sonra  yine van da bir anaokulunu yaptırmaya karar verdik. türkçe bile konuşamayan o çocuklara okul öncesi eğitim vermeye çalışan öğretmenlerimize destek olacağız..
bu kampanyaya destek veren yanımda olan arkaşlarıma buradan teşekkür ediyorum. sevgili laçin blogunda banner hazırlamış ve yazmış. sevgili tuana, sevgili hayatımdaki d'ler.sevgili selfet benim gördüklerim bunlar.
sizden ricam blogunda yayınlayan bana destek veren dostlarımın bana yorum yazarak adlarını bildirmeleri. çünkü grup sayfamızdan da onlara teşekkür etmek istiyorum. bu hem üyelerimiz için hem de sizin emeğiniz için önemli..rica ediyorum bana isimlerinizi bildirin ve sakıncası olmayan arkadaşlarımın bloglarını duyurarak bir de gruptan teşekkür edeyim..
umarım kardelenler için çok güzel işler başarırız..

3 Nisan 2010 Cumartesi

KADELENLERE KİTAP KAMPANYASI

aslında blogumdan çok ümitliydim ama ümidimi hala kaybetmiş değilim. şimdiye kadar blog aracılığıyla sadece elçin arkadaşım döndü bana.. daha başka dönen bir arkadaşım olmadı. yayınlayan arkadaşlarım varmı onu da bilmiyorum. ama eminim ki bu çalışmanın sonu güzel olacak. facebookta kurduğumuz grubumuzun bir günde 118 üyesi oldu. ve 63 adet kitap toplandı. daha fazlasının olacağına eminim. buradaki arkadaşlarımında bu kampanyaya destek vereceğinden eminim. en azından duyurulması, yayılması konusunda. sizleri de facebooktaki grubumuza bekliyorum.
orada da yazdım buraya da yazıyorum. bu kampanyayı dilden ve coğrafi bölgeden ayrı tutunuz. kız çocuklarımızın daha iyi olması, hayatla savaşmaları için ve bu yolun okumaktan direnmekten geçtiğini anlamaları için yapılmış bir kampanyadır. ben buna o kadar çok inanıyorum ki, ne onların dilini ne de ırkını düşünüyorum. bunu neden yazıyorum onu da belirteyim. bir arkadaşım bana şu cümleyi kurdu.
"ben onlara kitap göndereyim yarın onlarda dağda benim oğlumu mu vursunlar"
içimi acıttı. birincisi onlar zaten bunu yapmasın diye uğraşıyor öğretmenler. kaldıki bu kampanyayı yapan okul kız yatılı bölge okulu. erkek olsaydı ne olacaktı. öğretmenler ne yapmalıydı. bunlar geleceğin teroristi deyip hiç birşey öğretmesemiydi. soruyorum sizlere?
lütfen arkadaşlar.
çocuklar doğarken ne dinlerini ne ırklarını ne de yaşadıkları bölgeyi seçme hakkına sahip değiller.
onlar da bizler gibi ,bizim çocuklarımız gibi yaşamak istemezlermiy di?. kolu çıktığı halde sırf kız olduğu için ,gece öğretmenleri bilgi verdikleri halde çocuklarını doktora götürmek istemeyen babaları olsun istermiydi?

2 Nisan 2010 Cuma

KARDELENLER SOLMASIN, KIZLARIMIZ ÜNZİLE OLMASIN..

biliyorsunuz ablam van çaldıranda öğretmenlik yapıyor.  telefon görüşmelerimiz de oradaki hayatı, koşulları, kızların ve ya kadınların hallerini uzun uzun anlatıyor. durum bizim buradan gördüğümüzden çok farklı. dili dini ırkı ne olursa olsun çocuk dediğimiz zaman akan sular durur. hele ki kız çocukları..
bugünkü telefon kouşmamızda bana oradaki öğretmenlerin hazırladığı bir kampanyadan bahsetti. facebook ta paylaşabilirmisin dedi. paylaştım. ama oradan her hangi bir sonuç alacağımı sanmıyorum. blog aleminde neler başarıldı biliyorum . o yüzden doğru adres burası.

öncelikle kampanyadan bahsedeyim. öğretmenlerimiz kız çocuklarımızın okuması için kitap toplamaya karar vermişler. 1.sınıf ve 8.sınıf arası kız çocuklarının okuyabileceği kitaplar toplayacaklarmış. öğretmenler olarak başlamışlar kendi aralarında ama yeterli geleceğini sanmıyorum. daha çok yardıma ihtiyaçları var. elimizi uzatalım. ben bugün eve gidip yağız için hazırladığım tüm kitapları hazırlayacağım. kurdeleyle bağlayacağım ve koliye ilk ben koyacağım. o kolinin dolmasını dileyerek.

hadi arkadaşlar elinizi uzatın ve bu yazıyı blogunuzda yayınlayın. eğer varsa kıyıda köşede kitaplarınız lütfen bana gönderin. gönderim konusunda size yardımcı olacağım. eğer kargo parası vermek istemeyen olursa anlarım ben karşılarım. sorun değil. ups le şirket anlaşmamız var. eğer göndermek isteyen olursa çalıştığım şirket kodunu veririm çok ucuza mal olur.

***kampanya yı facebookta duyuran hocamız projeye dahil kendisi***
Uzun süredir geliştirdiğimiz bir Projemiz vardı, nihayet bugün bu proje resmi makamlarca Onaylandı.''Kardelenler Solmasın, Kızlarımız Ünzile Olmasın''Proje Kapsamında amacımız, bir erişkinin bir çocuğa bir kitap vermesi.Sizlerde bir kitapla projemize destek vermek ister misiniz? Kardelenlerimizin, birer Ünzile OLMASINI engellemek ister misiniz? Doğunun bu Ücra köşesinde, bir çocuğun karanlık bugünlerini, aydınlık yarınlara taşımak ister misiniz? Kardelenlerimizi soldurmayacağınıza tüm kalbimle inanarak, küçücük elleri açmış, kocaman yürekleriyle karları delmeye çalışan bu küçücük kızlarımıza ulaşmak istemez misiniz? Sonsuz sevgi ve selamlarımla .. .



Egemen .....

Fatih Sultan Mehmet Kız YİBO

Çaldıran / VAN
 

31 Mart 2010 Çarşamba

teşekkür yazısı

hayatımdaki d'leri tanımayan varmı? tanımıyorsanız büyük kayıp. mutlaka sitesine bir bakın. o kadar güzel fotoğraf çeker ki, öyle güzel detaylar yakalar ki seyrine doyamazsınız.önceki yazılarımdan birinde şu büyük resim ekleme ve ileri tarihli yazı yayınlamayı sormuştum. karşılığında kırk kere teşekkür ederim demiştim. sevgili pınar kırk kere teşekkür:) kırk kere yazayım istersen ev ödevi gibi ne dersin.  yardımların sayesinde iki işi de çözdüm. kocaman sarılıyorum sana...


diğer bir teşekkür de sevgili hayatımın renkleri burcu'ya. fotoğraf tekniği ile ilgili sorularımı sabırla:) ve içtenlikle cevapladığı için. bu arada burcu bir yerden para çıksada bir makine alsam ne güzel olur değil mi?? şöyle canon d 500 ya da nixon d90:)))


bu blog olayını bu yüzden seviyorum. yüzünü görmediğin insanlarla güzellikler paylaşmak, yardımlaşmak, üzülmek, sevinmek.. olağanüstü bir şey.. iyiki burdayım.. iyiki varsınız..

bahar geldi..


kalanşolar kırmızıya büründü. ne dayanıklıdır bir bilseniz. soğuk, sıcak ,yağmur hiç farketmez. sıkı sıkıya tutunur hayata.. ah biz insanlarda öyle olabilsek. ne güzel olur!!!





 bahçemizin sarı papatyaları. her sene kurudukları yerden yeniden yeşerirler. üstelik azaltmak için her sene köklü çekeriz. bir sonraki sene bir bakmışsın yine bir yerlerden gülüsemiş bize:) buda sıkı sıkıya tutunanlardan. hatta fazla inatçı..

29 Mart 2010 Pazartesi

oğul..




o kirpikler orada öyle duruyor sanıyorsun..
ahh bir de yüreğime sor..her biri nasıl ok yüreğimde..



öyle büzüyorsun ya dudaklarını..gözlerimde yaş birikiyor..nasıl mahsun geliyor dudakların..sanırsın ki sadece sende var öyle dudak..biri altta biri üstte..

"aşk neylesin beni, benim ömrüm bir dudak bükümü..."

siyah beyaz zamanlardan bir fotoğrafında olsun istedim.


dün sen o devrilen dolabın altında öyle ağlamadan durdun ya.. o korkmuşlukla ordan bana baktın ya. anladım şu göğsümde duran yürek benim değil..sen içimde büyürken, ben görmeden bilmeden onu çoktan almışsın elimden. o senin için atıyor.. sen varsan var, yoksan yok...

not: tırnak içindeki dize alıntıdır.

26 Mart 2010 Cuma

sitildirektörü aracılığıyla okulumuza tuvalet kampanyası

canlar sevgili stildirektörü bir kampanyayı duyuruyor. sizden ricam sitelerinizde duyurmanız ve bir katkı sağlamanız. yazıyı olduğu gibi aktardım. lütfen sizde bir el atın



"Bir arkadaşım güzel bir projeye katkıda bulunmamı rica etti, seve seve kabul ettim.

Benim de sizlerden ricam blogunuzun konsepti dışında olsa bile paylaşırsanız çorbada hepimizin tuzu olur.

Blogu olmayan okurlarımdan ricam e-posta olarak paylaşmaları.

Bu sayede kocaman bir yürek olsak hoş olmaz mı?

Tuvaleti olmayan okullara tuvalet yapılacak malzemeleri temin edecek gönüllüler bulan Okulumuza Tuvalet diye bir site var.

Aşağıdaki mesela en acil tuvalet bekleyen okul.

Erzurum Karayazı ilçesinin 8 km uzağındaki Karaağıl köyünde Karaağıl İlköğretim Okulunda çalışmakta olan 1-A sınıf öğretmeniyim.göreve başlayalı henüz 5 ay oldu.Bu ilköğretim okulunda bir çok öğrenci bulunmakta. 1.sınıf öğrencilerim benden tuvalet için izin istediklerinde o tenekeden yapılmış derme çatma kulübeye gidiyorlar su olmayan bu tuvalet bozmasında keskin bi koku olmasına rağmen burayı kullanmak zorundalar. Üstelik biz öğretmenler için de durum böyle. Öğrencilerimin ellerinde çok fazla siğil var. Ellerini yıkayacak bir ortam olmadığından da bu virüs hastalığı öğrenciden öğrenciye bulaşıyor. Okuluma tuvalet yapılmasını isterken onlara temiz olma alışkanlığı kazandıracağıma da söz veriyorum. Gereğinin yapılmasını arz ediyorum.


Ülkemizin içler acısı durumu!
Hele ki; melek kalpli öğretmen; "temiz olma alışkanlığı kazandıracağıma da söz veriyorum. " Bu açıklamayı yapmak zorunda kalmamalıydı :(

Desteğinizi bekliyoruz arkadaşlar....

( sitldirektörünün blogundan alıntıdır)

25 Mart 2010 Perşembe

Şairler Hep Var Olsun Diye..

Çok uzaklarda ise sevdiğin bir dostun.. onsuz yarım isen.. onsuz kayıpsa tüm çocukluğun ya da gençliğin.. haber yoksa gittiği yerlerden.. boynu bükük kaldıysa evcilik oyununun körebenin ya da yakartopun.. hasretle anıyorsan dostunu .. dinle ne der Ahmet Telli,




Sen dostumdun benim, gülünce güneşler açan


Bulutlara, rüzgara asarım suretini her akşam


Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar


Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun


Unutma dostumsun sen, neredeysen orada ölmek isterim







Dem vuruyorsan yalnızlıktan ve acıtıyorsa ruhuna batan pençeleri. Hiçbir söz teselli olmuyorsa, hiçbir varlık gidermiyorsa yalnızlığını. Kalabalığını kaybettiğine yanıyorsan ve bu yalnızlık baki diyorsan. Dinle ne der Cahit Külebi:





Ben yalnızlığı


Gökte uçar gördüm


 Ben yalnızlığı


Garip naçar gördüm

 
Ben yalnızlığı


Gelip geçer gördüm.


not: devam edecek..şairler hep var olsun diye.. (isteyen herkes katılabilir)



24 Mart 2010 Çarşamba

deneme

...............

toplaşabilir misiniz başıma


arkadaşlar uzun zamandır kafamda biriktirdiğim soruları sormak zamanıdır bugün. eminim bu sorular cevapsız kalmayacaktır.
şimdi gelelim birinci soruya
1- bloglarda var olan izleyici bölümü ne için kurulmuştur?
buraya yazmasamda hergün düzenli olarak sizleri okurum hatta listemde olmayanlarınızıda. özellikle şu kampanya işine sardığımdan beri daha çok dikkatimi çekti. neden acaba insanlar sürekli izleyici biriktirmeye çalışıyor. bunu çok ciddi soruyorum. bunun bir karşılığı mı vardır benim bilmediğim. yoksa ben eksik mi kaldım. çünkü o butunu eklerken hiç birşey düşünmedim ben. düşünmem mi gerekiyordu? hatta hediyeler de ilk madde izleyicim olman gerekiyor diyor. sebep nedir?
2- yazı yazarken aklıma geldi şimdi. bu yazıları otomatik yayınlama menüsü var değil mi? çünkü bazı bloglarda okudum ben bunu. ben bilmiyorum acep nasıl yapılıyor. yoksa ben mi yanlış anladım öyle bir şey yok mu? yani ben yazıyı yazıp şu saatte yayınla desem oluyor mu?
3-bu resimleri büyük ekleyen arkadaşlara sorum. ben url den ekliyorum hatta html den ölçü değiştirmeye çalışıyorum ama yinede sizdekiler gibi büyük resimlerim olmuyor. reca etsem(rica değil dikkat) bana da söyleyebilir misiniz?
4- bloglarda artık neden hep ingilizce ağırlıklı yazılıyor. yani değişik kelimeler. eminim çoğumuz kullanıyoruzdur ama nedense bazı sitelerde okurken rahatsız edecek kadar çok. okuma kardeşim demeyin sakın bu çok basit olanı. ben kimseyi yargılamak için yazmıyorum bunları. çok ciddi merak ediyorum. bişeyler değişmiş ben eksik kalmışım hissi var. yani ben yazarken çok sıradan yazıyorum. gerçek gibi. bazen konuşur gibi. ama neyse ama sı kalsın. çok uzatmak istemiyorum. sadece merak ettiğim şeyleri yazdım.
bilmemek değil öğrenmemek ayıp demiş atalarımız. bir de ne demiş. bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. kusura bakmayın canlar kırk yıl köleniz olamicim ama kırk kere teşekkür ederim soru cevaplayanlara:)))
not: üst dudağımın tam ortasında bişeyler çıkıyor. sabah hiç birşey yoktu. şimdi nerden çıktı anlamadım. uçuk mu sivilce mi belli değil.. pıffff yaaaa.

YEMEK yemek

yaz geliyor zayıflamam lazım modunda değilim. Zira stresti, panik ataktı, mide ağrısıydı derken bir deri bir kemiğe dönen vücudumun buna hiç ihtiyacı yok. uzun zamandır canımın bişey istediğini hatırlamıyorum. ayyy ne güzel diyenlerinizin seslerini duyuyorum ama sakın ha.. hiç de güzel değil emin olun. hal böyle iken bugünlerde iştahı açılan ben çıkan göbeğimi hiç umursamadan durmadan yemek yiyorum.
memnunmu yum? evet kesinlikle. alabileceğim kilolar umurumda değil. yeterki canım bişeyler istesin ve ben yiyeyim. yukarıdaki kadın gibi kaşık sürekli elimde olabiliyor ve aynı resimdeki gibi o kaşık çikolata dolu olabiliyor. ogghhh yarasın. ya bu çok sinir bozucu bir yazı olmasın bazılarınız için. zira kesinlikle onun için yazılmamıştır. kimilerinizi okurken diyetteyim yazanlarınızı nasıl kıskandığımı bilemezsiniz. yemek yemek nasıl bir zevkmiş o dönemlerde anladım. sadece bir bardak suyla gün bitirdiğimi hatırlıyorum. hatta bir ara ben yemek yemeyerek öleceğim diye korkudan ağladığımı biliyorum.
bu sebeple diyet yapan arkadaşlara tavsiyemdir. kendinizi sıkmayın. sağlıklı olunda varsın kilolu olun hiç sorun değil.
not: bugünleri yaşadığımı unutmamak için yazılmıştır.

hediye var

ya tutamıyorum kendimi. çok da sinir oluyorum aslında ama .ee bir de hiç çıkmıyor zaten ama yine de neden katıldığımı anlayamıyorum. anlamsız...:)))
sanırım bu fırça seti harika beni kandıran o oldu.. diğer hediyelerde çok güzel.. katılmak isterseniz buyrun buraya..

22 Mart 2010 Pazartesi

taşınma raporu

ağrıyan kollar , uyku dolu gözler,

topukta basılan metal tokanın açtığı koca bir delik,

ellerde çamaşır suyu ve benzeri temizlik ürünlerinin açtığı delikler,

bacaklarda dağınık şekilde duran morluklar,

ayyy sayamayacağım daha fazla:) taşınma olayını yine de az bir zararla kapamışım. ama genel anlamda bıraksan rahat br hafta uyurum. çok yorgunummmm. süre az olsada ev yerleşti. emeği geçen herkese bir de buradan teşekkür ederim.

19 Mart 2010 Cuma

nerede olsam


**taşımacılık şirketi dün yaptırdığımız parkeyi delmiş. sabahtan beri kafayı yiyorum. şirketi aradım. bilgi verdim. patorn aradı. bir kadınla konuştuğunu unutacak kadar kaba. ağzıma geleni söyledim. yemin ediyorlar yeminede mi inamıyorsun diyor. cahilin teki beni dinsiz ilan etti. ahh yanımda olsaydın.
**ev sahibi oturmadığımız 3 ayın parasını da talep etmiş. ben hazirana kadar oturabilirsiniz dedim sizde tamam dediniz demiş. sanki sözleşme imzaladık. zaten 2 ayı peşin vermiştik. adam ben para borç yaptım siz 6 ay oturacaksınız diye demiş. ahh ben orada olsaydım.
**parkeyi döşeyen adam da taşımacılık şirketi de parkede ki delikleri kabul etmemiş. sanırım ben dün gece gidip kendim yaptım. deliyim ya. sonuca bağlanmamış.. ahh orada da olsaydım.
** boğazım şiş, ateşim var, iş çok. nerede olsaydım??

18 Mart 2010 Perşembe

TAŞIN--MA

taşınma ile ilgili tüm resimlerde kişilerin suratında manasız bir gülümseme var. kafayı yicem.ben miyim anormal olan. benim de gülmem mi gerekiyor.

koli görmek istemiyorum. bu kelimenin adı neden taşın ma olmuş anladım. adamlar diyor işte taşınma kardeşim.

yarın büyük gün. izin yok aklım hep evde kalacak. ne oldu gittimi bittimi.offff yaaa. eşim halledebilcek mi acep? ya sonrası? o koliler birde açılacak yerlerine yerleştirilecek..pufffff!!

şöyle ayaklarımı uzatsaaammmm. elime bir kitap alsam.. sessizlik..müzik falan istemem. ya çok mu şey istiyorum. bu arada kitap deyince. kitaplarımı kolilemedim. acaba adamlar zarar verirmi çok korkuyorum. listemide kaybettim. ya çalınma falan olursa nasıl anlıcam.. yok yok bugün gidip koliliyeyim ben en iyisi kıymetlilerimi. okumasamda onlar benim kıymetlim.

işyerinde son yarım saatim. asıl iş yarım saat sonra başlayacak. eve gidip son temizlikleri yapacam. sonra diğer eve geçip kolilere devam edecem. belki bir zaman uyurum.yine pufffff.

yazmadan olmazdı. yazdım rahatladım.oghhhhh..
öpüldünüz

17 Mart 2010 Çarşamba

ev'lendim



birileri gelip evimizi sırtlanıp götürse resimdeki gibi. ne iyi olur..

koliler, her tarafımıza saçılan çamaşırlar, bir türlü laf anlamayan ustalar, lar lar lar ...

evet taşınmak zor işmiş gerçekten anladım. oturduğumuz evin yağızın büyümesiyle birlikte bize dar geldiğinden taşınma zamanı demiştik. lakin ev alma fikri hiç aklımızda yoktu..kira paraları, evlerin berbatlığı ve kazanılan paraların hiç olması birleşince elimizi taşın altına koyalım dedik..ve hem bütçeye hem kendimize uygun ev aldık.

işler yolunda gidince ve kira sözleşmemizin tarihi bitincede hemen taşınalım dedik. cuma günü taşınıyoruz. ee haliyle bir koşturmadır sürüp gidiyor.

eşim bir haftalık izin hakkını taşınma için feda etmiş oldu. zavallı annem ve eşim koşturup duruyor. bende bir yandan taşıma şirketi ustalarla bağlantıları kuruyorum. evin boyası elektiriği ıvırı zıvırı yeni yapıldığı için öyle fazla masrafı yok. hoş fazla masrafı olsada bizde masraf yapacak para yok:)))

ne de olsa ev bizim evimizdir sonrada yapılır deyip giriyoruz içine. sadece yatak odası ve yağızın odasını parke döşeteceğiz. eski olan mutfak dolabı bizimle bir süre kalacak:))) zaten her masraf çıkartacağımda eşim uyarıyor beni. hani benim evim olsun nasıl olursa olsun diyordun şimdi ne oldu diye.. haklı kredi ödemesiydi dışarı borçlardı geçimdi derken elimizdek parayı ölçmemiz gerek. sonra ne yapılacaksa yapılır.umarım hakkımızda hayırlısı olur ve tüm isteyenlerin evi olur..

not..resim alıntıdır

13 Mart 2010 Cumartesi

oğlum..







Ne sıkıntılar gördü bu bünye..
Biliyorum bunun da altından kalkacak..
Güneşli günler yakın..
İçimde bahar konaklayacak…

****Büyüyorsun artık. Seni ilk yanıma getirdikleri anı hatırlıyorum.
Birde şimdi bak..artık yavaş yavaş ben olma yolundasın. Elimden geldiği kadar özgür bırakıyorum seni. Kararlarını kendin ver istiyorum. Senin için kendime kurallar koyuyorum. Her defasında senin bir parçam olmadığına ikna ya çalışıyorum kendimi. Bağlanmamaya çalışıyorum sana. Bağımlı olmamaya. Seviyorum seni başka türlüsü ne mümkün. ama baş etmezsem kendimle anneliğimin arkasına sığınırsam zarar veririm diye korkuyorum sana.*****

Artık bizi taklit etmeye başladın. Parmağını sallayıp hayır diyen babana sende parmağını salladın dün ilk kez kahkalarla.

Bu aralar korkuyorsun ani gelen her sesten. İki gecedir uykundan ağlayarak uyanıyor uzun süre sakinleşmiyorsun.

Bir görev verilmesi en keyif aldığın şey. Hele de biri poşet taşı derse değme keyfine. Dün eve gidene kadar poşeti kendin taşıdın.

Hala çok inatsın:) olmasını istediğin şeyi inatla kabul ettirmeye çalışıyorsun. Çok kızıyorum.

Birinin sana kızmasına, bağırmasına tahammülün yok. Dün yemeğe elini soktuğun için babanın kızmasına çok ağladın. Ne ben ne de baban tepki vermediğimiz için daha çok ağladın. En son ağlayarak babanın yanına gittin ve kucağına oturdun öyle sustun. Biri sana bağırdığı zaman o kişiden uzaklaşmak yerine onun kucağına gidiyorsun. Hala çözemedim bu davranışı.

Kelime sayın hala çok az. Ama ne istediğini hareketlerinle anlatabiliyorsun. Eğer uzakta bir şey isteyeceksen beni çekiştirip gel diyorsun. Bayılıyorum. Hala her şeye baba diyorsun. Bu hafta nene ye başladın ve mamaya. Acıktığın zaman mama diyorsun. Neneyi söylerken arada anni gibi çıkıyor:) baba dede nene mama gel kullanabildiğin kelimeler. Daha fazlası henüz yok. Dert etmiyorum.

***hayalini kurduğum bir anne olamadım. Senin için çok farklı hayallerim vardı. Her ilkini yazmak saklamak hatta hamilelikle birlikte başlamak olmadı olamadı. Umarım burada bundan sonra sana yazılar yazar hem kendimi hem seni anlatabilirim.

Dip not.. dün işten gedikten sonra ilk çılgınlığımızı yaptık. Saat 6.30 da parka gittik. İkimiz yalnız başımıza parkta oynadık. Kumları fırlatmak çok hoşuna gitti. Çok eğlendin. Dönüşte baba şaşırdı yaptığımız harekete ama bu bizim seninle yaptığımız ilk çılgınlıktı. (park gündüz bile ıssız olan bir park:))

5 Mart 2010 Cuma

8 mart hediyeleşme

bu hediyelere bir göz atın derim. gerçekten hepsi birbirinden güzel. 8 mart kadınlar gününe özel hediyeler...aşağıdaki linke bir tık..
http://shewolfcosmobeauty.blogspot.com/2010/03/8-mart-kadnlar-gunu-hediyelesme-son-2.html

23 Şubat 2010 Salı

forever 21 ortakları aranıyor:))

ya sinirimden ağlamak üzereyim. çok çok güzel eşyalar var burda. çok güzel ayakkabılar ve takılar:((( sepetimi doldurdum yine. ortak arkadaşlar bulsam hemen sipariş vereceğim. yok mu forever 21 tutkunları. arkadaşlar çok ciddyim.3-4 kişi toplaşıp sipariş versek herşey çok ucuza gelir. ya lütfen ama lütfen duyun sesimi kızlar. sipariş vermek isteyen yorum yazsında bir toplaşalım ve sipariş verelim.

süperrr hediyeler

uzun zamandır hediye kampanyalarına katılmayı bırakmıştım ama sevgili handenin hediyelerine kayıtsız kalamazdım.. aslında handenin bloguna uğramıyordum sebep mi tamamen kıskançlık:))) harika makyaj ürünlerini mükemmel kullanıyor. ama herşey bir yana o kadar doğal ve tatlıki kıskanmamak elde değil:))) şaka bir yana bu hediyeler süper şansınızı deneyin derim.. ama katılırken harika video sunu da izleyin derim. o kadar doğal ve tatlı ki yanağından makas alasınız gelir:)) aşağıda linke bir tık..
http://byheh.blogspot.com/2010/02/bu-hediyeler-sizin-olsun-ister-misiniz.html?utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+MakeupIdeasAndEverythingElseByH-e-h+%28Makeup+ideas+and+everything+else+by+H-E-H%29

22 Şubat 2010 Pazartesi

yine kendi sularıma çekildim..uzaktan bakıyorum hepinize.. okuyorum hepinizi ama yazasım kaçtı bir süredir.
tahammülsüzlüğüm artınca, baş ağrılarım için gittiğim beyinci doktorda sinirsel deyince soluğu psikaytr da aldım. nur topu gibi panik atağım var artık. daha öncede geçirdiğim için yenilemiş. ilaca başladık.biraz daha rahatım...ama etrafımda olanlar beni iyileştirmemeye kararlı.

yağızın bir yaş kan sayımı yine düşük çıktı. babası talasemi taşıyıcısı olduğu için yağızın olması yüksel ihtimalmiş. kan şurubu ve takviye vitamin aldık. bu nedir neye yol açar öğrenmek istemiyorum. eşiminde kanı hep düşüktür. ama allaha şükür bir sorunu yok. doktorun dediğine göre korkulacak bir şey yokmuş. önlem alıyoruz dedi. gel de içime anlat doktor diyemedim..

yağız hala konuşmuyor. doktor onun içinde çok erken diyor ama. kendime anlatamıyorum. gel. baba. sürekli kullandığı iki kelime. dede. mama.nene de keyfi gelince. anneyi bir kere çıkardı bir daha hiç. çevredeki bazı salaklar konuşma geriliği var en azından sürekli 4-5 kelime kullanmalı dyor. anne yi mutlaka demeliymiş. doktora sordum senin ne tuhaf çevren var dedi. her çocuğun gelişimi farklıdır dedi. 1 yaşında konuşan çocuklarda var dedi 4 yaşında konuşanda. annem dayısına çekerse 2.5 yaşında anca konuşur dedi. büyük dayısına çekerse 7 yaşında konuşurmuş:))) abimde 2.5 yaşına kadar anlamlı tek kelime çıkarmamış. hep homurdanırmış.

offff ne bileyim.canım sıkılıyor. anlaması falan çok güzel. gördüğü herşeyi taklit ediyor. basit emirleri yerine getiriyor. sokak çocuğu gibi sokaktan içeri girmiyor. hafızası kuvvetli. eşimde bu kadar iyi şeyi görmüyorsun kötüyü görüp kendine dert ediyorsun diyor. ne bileyim işte..

aklıma hep yağızın o duymuyor dediği zamanlar geliyor. acaba yanlış mı yaptırdık bir yerde diyorum. ama duymada bir problemi olsa babayı da söyleymez diyorum..offfff ya canım sıkkın işte. belkide yine kuruntu ediyorum. yarın yağız konuşmaya başladığında hep benden gitmiş olacak yine. değil mi?

neyse ben yine kendi sularımda gezeyim. ara ara buraya vururum..

13 Şubat 2010 Cumartesi

kuaför de cinayet..

başlıktan korkmayın sakın..henüz bir cinayet işlemedim ama dün gerçekten kıyısından döndüm. insanın zevk aldığı birşeyin nasıl eziyete dönebileceğini de anladım. sevgili kuaför beni en büyük zevkimden soğuttuğun için teşşekür mü etsem belamı okusam bilmedim şimdi.
detaylarını anlatayım en iyisi olayında rahat edeyim. benim depresyonun dibinde gezen bünyem yine dün kudura kudura bir hal oldu. iç sesim sürekli korku filimi kvamında
saçlarınıııı kessssssssssss. hadi artık bak hala uzunlar kes şunlarıııııııııı diye bağırıp durdu.
akşam çıkar çıkmaz kuaföre koştum bende. sevgili kuaförümü ekip evin yakınında biraz daha sosyeteye hitap eden mekana gideyim dedim. sadece kaş aldırmak için gittiğim yerde birde saç kestireyim bakayım dedim. demez olaydım. allahtan kalabalık yok. saat:17:50. sevgili kaşçım beni görür görmez
**ayyy yeni almıştık kaşlarını canımmmmmm.
diye yapıştı hemen çok gereksiz bir samimiyet ifadesiyle.
**yok ben saç için geldim saçlarımı kestirecektim.
**ayy çok iyi edersin en azından toplayamazsın artık. hep böyle toplayıp çıkıyorsun eee saçta sarı olunca çok kötü görünüyor.
haydiiii manyakmıdır nedir. ağzını burnunu kır diyor iç sesim ama bu kez dinlemiyorum. ee canım sende benim gibi işte 5 eleman 3 patron. evde bir koca bir çocuk idare etmeye çalışsan, üstüne var olan depresyonu ilaçsız atlatmaya çalışsan, üstüne hep manyak bir arkadaş çevresiyle uğraşsan bırak saç toplamayı çıplak koşarsın
demek istedim ama demedim.uğraşamam şimdi yahu.
**evet evet bende tam bu sepeple kestirecem saçlarımı. acelem de var. kim kesecek saçlarımı
**kimi istersin
**pardon?
yahu sanki başka yere gelmişim beni eğlendirecek adam arıyorum. hangisi diyor manyak yaa. hangisinin marifeti çok diye sor diyor içsesim. yine susturuyorum.
**ya farketmez canım saçımı kimin keseceğini seçmek istemiyorum hadi yerime sen seç..
**peki ozaman x bey kessin.
x bey mekanın sahibi. adamı görseniz ünlü bir modacı yada ünlülerin saçlarından başka saç ellemem modunda geliyor. allahım bırakın küçük dağları, hepsini bu yaratmış. korktum ezildim adamın önünde. konuşamadım. ee zaten bana gerek yok. kaşçı kız yerime konuşuyor. sanki kızı hami seçmişim yahu.
**berfin hanım saçlarını kestirecekmiş. şöle böle bıdı bıdı diyerek kız benim istediğimi sandığı modeli anlatmaya çalışıyor. adam cool. yıkansın bir sonra konuşalım.
len ben bişe konuşmadım dangalak. bir sorsana bana.
neyse hızlı geçiyorum. yıkama önlüktü işlem tamamlanıp koltuğa oturduk.
adam geldi.
**dediğiniz model biraz zor?
hangi model yahu ben model konuşmadım ki.senin şapşal elemanın benim adıma konuştu. kendi önerisini benim fikrim gibi anlattı. yahu kabus mu bu ya?
**beyfendi benim istediğim model o değil. bakın ben arkayı kısa önlerde biraz kat biraz da arkaya göre uzunluk istiyorum. çok bilindik bir model. ama tek fark ben yamuk yumuk istiyorum bu modeli. tek çizgi halinde değil.
**hıummmm bir başlayalım bakalım.
valla b. yedik yaaaa. bu adam beni şebeğe çevirecek anlaşıldı. zaten beni iplemiyorki adam. suratıda beş karış. geldiğim için dövecek az daha. ulen cool görünmüyorsun korkutucusun demek istiyorum. tırsıyorum.
adam bir çanta getiriyor açyor aynanın önüne. allahımm ameliyat masasında hissediyorum kendimi. yada testere filmi. hadi seç bakalım kendini kesecek aleti.zaman başladı hadi doğra doğraaaaa.
neyse adamda çerli çeşit makas. ama bir türlü başlamıyor. allahım ilk makası bir vursa gelir devamı yaaa. lütfen başlasın artık. allahım sonunda atıyor adam makası. santim santim. hatta milim milim. yok bugün çıkamam ben. o arada elemanlar çıkıyor yavaş yavaş. allahım ulen ben bu adamla ve bu kadar makasla yalnız kalırsam. üst katı var birde mekanın. allahım adam beni yavaşa yavaş..ayy düşünmek istemiyorum. en son adam ve kaşçı kalıyor. işte muhteşem ikili. gözümü kapyayaım bari uyuyayım diyorum. adam maşalar takıyor saçıma . ordan bir tel burdan bir tel. bir ciddiyet ya anlatamam görmeniz lazım.
adama bir laf sokayım bari diyorum.
**x bey bu saçı başka yerde kestirsem 20 dakika sürmezdi heralde değilmi?
kaşçı atlıyor
**ya bak işte bizim işimize verdiğimiz değer bu. x bey böledir. çok özenir.
adam sadece aynadan bir bakış atıyor.tırsıyorum.
**ya tabi bende tam onu söyleyecektim. işinizi çok seviyor olmalısınız. yani belli zaten.transa geçiyorsunuz. sanatçı gibi. resim yapar gibi ya da şarkı söyler gibi(yuhhhh ne büyük laf ettim beeee)
işte şimdi yandın kızım. adam gülümsüyor ve
teşekkür ederim diyor.
**öyle olması lazım zaten. ben çok seviyorum işimi.
işte bu konuşmadan sonra adamın bir yerleri kalkıyor ve o milimlik hareketler dahada yavaşlıyor.uzatamıcam daha fazla ki o anı yeniden yaşıyorum.
saa 19:17 de koltuktan kalkıyorum. yok yok yanlış duymadınız.tam tamına 1.30 saat. altı üstü küt bir model.
kalkarken teşekkür ediyorum. ama içimdeki küfürlerin biri bin para. sülalesindeki tüm aile bireyleri nasibini alıyor. adam anlamış gibi
sanırım artık saç kestirmeye gelmezsiniz diyor pişkin pişkin.
şu anda iç sesimi dinlemek istiyorum ama bişey demiyor.
sanırım gelmem diyerek paramı ödüyorum ve arkama bakmadan kuaförden kaçıyorum.
sanırım uzun bir süre kuaföre gidemem. saçlarımı şimdi çok seviyorum ben onun bu hali için nelere katlandım birde sevmeyeyim mi?

8 Şubat 2010 Pazartesi

berdilelin kampanyası

sevgili berdilel yine çok şık sticker dağıtıyor..şartları okuyup yarışmaya katılmak için aşağıda linke tık lütfen:)
http://berdilel-hertelden.blogspot.com/2010/02/blog-post.html

4 Şubat 2010 Perşembe

ondan .bundan


buda yeni yaptığım header çalışmam. birde istek üzerine sevgili elçinime yaptım. oda bloguna koyduğunda onuda yayınlayacağım. iş zevkli bir hal almaya başladı. her gün bir header yapasım var:) bakalım bu istek ne kadar sürecek:)
bunun dışında hayat aynı monotonluğuyla devam ediyor. yağızı sorarsanız iyi. burnu bir karış sümüklü gezmeye devam ediyor. artık tam anlamıyla yürür durumda. önceden düştüğünde bir yere tutunmadan kalkamazdı. şimdi onuda öğrendik vay tutabilene..dün ablam hava almak için dışarıya çıkarmış. çıkış o çıkış içeri geçirene kadar akla karayı seçmiş:)
ben sadece duyduklarımı anlatıyorum. bu aralar hava çok soğuk olduğu için geceleri de annemde kalıyor. ama şans bu ya annemdeyken geceleri hiç kalkmıyormuş:)sabah da saat 7-8 gibi uyanıp mamasını yiyip tekrar 10 a kadar yatış:)
bugünlerde yeni bir projem var. annemler evlerinin yan tarafında ki boş araziyi aldılar. yaklaşık 280 metrekare. etrafını çevirip işletimini bana verecekler:) ekim biçim peyzaj bana ait:) günlerdir onun hayalini kuruyorum. internetten ordan burdan her yerden fide araştırıyorum. kafamda şeklini çiziyorum:) yani günlerdir bahçeyle yatıp bahçeyle kalkıyorum. herkese haber saldım, fide bağışında bulunmak isteyen ya da tohum paylaşmak isteyen bana ulaşabilir:)))
şaka bir yana yağızla büyüyecek ağaçlar. onun adına onun için yapıyorum zaten. tabi diğer küçük detaylar da kendim için:) bu pazar başlayacak çalışmalar bakalım. bol bol havadis veririm sizlere merak etmeyin. şimdilik bu kadar..öpüldünüz

3 Şubat 2010 Çarşamba

Joy'un CHOCCHILI ev terlikleri

Chochili Ev Terlikleri
*Geri Dönüşüm :Terliklerimiz ,çevreye % 100 duyarlı ve geri dönüşümlüdür.
*Yıkanabilir: Çamaşır makinesinde yıkanabilir,hijyeniktir.
*Hafif: Ayağınızda olduğunu bile farketmezsiniz :)
*Şık: Rengarenk seçenekleriyle çok şeker ve yumuşaklar.
Terliklerimize ulaşmak için TGAR

Daha önce birkaç arkadaşıma fikirlerini merak edip hediye olarak yolladığım chochili ev terlikleri hakkında birsürü mail aldım...
Beğenmenize çok sevindim ve verdiğiniz fikirlerle gerçekten yeni modeller üzerinde çalışmaya başladık...Şimdi hediye yollayamadığım diğer blog arkadaşlarımla bir yarışma yapmaya karar verdim...
*****Blogunuzda chocili ev terliklerini tanıtıp bize yeni birkaç fikir verirseniz velinkinizi bana Mail olarak atarsanız, HER 10 KİŞİDEN 1 KİŞİYE chochili ev terliği hediye edeceğiz...
******kazanmanız halinde size mail atılacak ve istediğiniz model sorulacaktır :)
(10 şubata kadar vaktiniz var...)

ayrıntılar için buraya


joy'un terlliklerine baktım özellikle alaska modeline bayıldım. kullanmış olsaydım daha detaylı bilgi verebilirdim belki ama şu anda sadece gördüğümü yazıyorum:) ayrıca benim fikrim terliklere biraz süs detayının eklenmesi:) yani bahsettiğim öyle incik boncuk değil ama bir ponpon bile biz kadınların havasını değiştirecek kanısındayım:) bu benim fikrim tabi ki sevgili Joy:))) tabiki bu halleriyle de çok rahat ve güzel görünüyorlar:)

2 Şubat 2010 Salı

header çalışmalarım..

header çalışmalarım devam ediyor..aslında biraz daha yaratıcılığa ihtiyacım var:)
internet kafayı yediği için aslında çok bişey yapamıyoum.ama çok eğlenceli.ufak ufak başladık bakalım inşallah daha da geliştirebilirim. internet sürekli koptuğu için blog için çok fazla bişey yapamıyorum. bu yazıyı bile yayınlayıp yayınlamayacağını bilmiyorum. o sebeple kısa tutayım da hemen yayınlayayım her an kesilebilir:)

1 Şubat 2010 Pazartesi

BU BÜNYE GÜNEŞ İSTER..



Ben aralık çocuğuyum..Bildiğin kış ayı.. Ama ait hissedemedim bir türlü kendimi.. acaba anne karnına düştüğü mevsime mi ait oluyor insan ??? Sanki yıllardır kış ayındayım..Çok uzun zamandır yüzüme güneş vurmamış gibi. Halbuki bu yaz iliğimi sömüren çukurova sıcağından sonra söz kışın güneş diye tutturmayacağım demiştim kendi kendime..Ama gördün mü tutamadım sözümü yine:)ya bu karlı harbi soğuk memleketler yaşayan insanlar her gün oturup ağlamazlar mı? Benim şurda gördüğüm toplasan 2 aylık soğuk rüzgar ama benim ankisiyetim tavan yapmış durumda(gerçi onun tavan yapması için mutlaka bir nedeni var)
yukarıda caaanımm resimde ki gibi bir sahilde yaymak istiyorum kendimi..ne bileyim kızgın kumlardan sulara atlamak istiyorum.. derimde oluşan yanıklarla baş etmek istiyorum..bikinime giren kumlara sinirlenmek istiyorum. Oda yetmez kendimi ıslatılmış kumla gömmek istiyorum.. Yani beni ne kadar gıcık etse de bu saçmalıkları yapmak istiyorum:)))oğlum benim kapının dışına çıkma hastasın üşüteceksin çığırtılarımdan kurtulsun ve rahat rahat donla atletle evde cirit atsın istiyorum..Yavrucuğumum kapının önünde kedi yavrusu gibi ağlamaları bitsin ve özgürlüğüne kavuşsun istiyorum.. zavallı yavrucak yaşadığını hissetsin, hayatın bir odanın içinde geçmeyeceğini anlasın istiyorum..((yahu nereden geldik bu hayata bit kadar odada bir ömür nasıl geçecek diye düşünüyor sanırım evlat)))
geceleri üzerimde onca ağırlıkla uyumak yerine sere serpe uyumak istiyorum..sıcak içecekler yerine buz gibi su içmek istiyorum. Ne bulursan giy üzerine tarzımdan atleti giy çık tarzına terfi etmek istiyorum.. ya anlayın işte bu bünye güneş ister,yaz ister..ne kadar yakınsam da sıcak havalardan hasretim tavan yapmış durumda..Güneş duası bilen var mı??

30 Ocak 2010 Cumartesi

kendime header yaptım:)))

yeni bir program buldum..biraz kurcaladım..sonun da bu çıktı:)) acemilik için fena sayılmaz aslında ama daha iyileride olabilir değil mi:))
yok ben bunu beğendim bu kadarı da bana yeter derseniz hiç üzülmeyin hemen yapıveririm size:))
nasıl buldunuz beğendiniz mi diyecem cevap veren olmayacak..kızlar neredesiniz bakayım? neden sorularım hep cevapsız kalıyor:) küstünüz mü yahu? yani artık ihmal de etmiyorum blogumu.hatta biraz abartıp fazla zaman ayırdığım bile söylenebilir:) ama hala kendi kendime konuşuyor hissim mevcut..
neyse bu benim header denemem bir gösterivereyim dedim. görmemişin bir headeri olmuş hemen bloguna koymuş:)))

şiir duvarı/*Sunay Akın*/

yazar hakkında:



Sunay Akın , Türk şair, yazar, gazeteci, araştırmacı, Trabzon’da doğdu. Lise öğrenimini İstanbul Koşuyolu Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Fizik Coğrafya Bölümü’nden mezun oldu. İlk şiirleri 1984 yılında dergilerde yayınlanmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte 1989′da Yeni Yaprak şiir dergisini ardından 1990 yılında da Olmaz adlı şiir dergisini çıkardı. 1987 yılında Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü Noktalı Virgül adlı dosyasıyla aldı. 1990 yılında ise Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü Makiler şiiri ile kazandı. Buluşlara dayanan, genellikle kısa şiirlerinde, Orhan Veli şiirindeki bir özelliğin günümüzde sürdürümcüsüdür. Bu tür şiire pek de özgü olmayan, yumuşak, lirik bir ses tonu vardır. Şiirlerinde özellikle ince yergi ögelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker. Cemal Süreya’nın etkisinde sürdürdüğü şiirlerde, dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma; çocuklar ve hüzünle birlikte şairin ilgi ve duyarlılığını göstermektedir.



23 Nisan 2005 tarihinde 11 yıldır dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, hayali olan İstanbul Oyuncak Müzesi’ni Göztepe, İstanbul’da tarihi dört katlı bir konakta açtı.



Sunay Akın ilk şiirini 9 yaşında meteoroloji müdürlüğünde çalışan bir memurun kızına yazar. Kızın isminin baş harflerinin dizelerini oluşturduğu şiiri evlerinin terasında bulunan odunluk kapısının iç kısmına yazar. Kız balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar. Mahsusçuktan!… Ama şiir kızın gözüne hiçbir zaman takılmaz. Sunay Akın yıllar sonra “Bir Şairdir Artık”, çocukluğunun geçtiği Trabzon’a gittiğinde sert geçen bir kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. Şairin ilk şiiri “Hava Muhalefeti” nedeniyle kayıptır.



bilirsiniz şiir sevdiğimi daha öncelerden. sunay akın da sevdiğim şairler arasında. Uzun zamandır yazı eklemediğim şiir duvarına bu kez sunay akını konuk edeyim dedim. Kendisi şehrime gelmesine rağmen yağız'ın hastalığı yüzünden gidememiştim. Giden arkadaşıma imzalaması için kitap bile verememiştim. Üzgünüm:(( Arkadaşımdan aldığım bilgilere göre kendisi çok hoş, alçakgönüllü ve gerçekten bilgili biriymiş. Odasına giden herkesle uzun uzun ilgilenmiş ve sohbet etmiş. Hiç kimseye burun kıvırmadan uzun uzun yazılarla kitaplarına renk katmış.Arkadaşım ablam için bir kitap imzalttığından birebir şahit oldum:) şekiller çizmiş kitabın sayfasına yazıyla birlikte.. böyle güzel bir yüreğin böyle güzel kaleminin olmaması şaşırtmamalı öyleyse değil mi? kendine olan hayranlığım bir kat daha arttı.. son kitabı Ay Hırsızı'nı henüz okumadım. okuyunca onun hakkında da yazarım mutlaka.. Şimdilik sizi şiirleriyle başbaşa bırakayım. Tabi ki benim en sevdiklerimden seçmelerle..



no:) Daha fazla bilgi için burayı ziyaret edin.



Sunay Akın 'dan seçmeler...



NAFTALİN

Eksik olan
bir yanı vardı aşkımızın
bir filminde
üç beş figüran dövüp
ata binmemesi
gibi cüneyt arkın'ın

Haberin olsun
vermedim eskiciye
yırtık ayakkabılarımı
nasıl ayrılırım ki onlardan
kapınızın önünde
az mı çıkarıp
giymiştim

Naftalinedim bende kalan yün kazağını
söylemiş miydim size
naftalin
ki güvelere karşı kullandığı
kimyasal silahıdır
anıların
******************************************
YALNIZLIK

Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan

Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı

Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
**************************
GÖZYAŞI

Odunsuz bir sobanın
yanında titreyen
çocuğu görse yağmur
gözyaşlarını odaya
tavanarasındaki delikten
usulca bırakır
*********
GİDERKEN (ÇUKUR)

Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru

Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur

29 Ocak 2010 Cuma

kulaktan ateşölçerimiz

Braun Thermoscan IRT 3020 Ateş Ölçer
yağızın hastalıkları bitmek bilmediğinden ve genelde hep ateşli hastalık geçirdiğinden ateş ölçerimizi değiştirme kararı almıştım biliyorsunuz. yağız zaten inatçı ve bir o kadar da huysuz olduğu için ateş ölçmek bizim için tam bir işkenceye dönüyordu. koltuk altına sokmaya çalışırsın olmaz, farzet ki yerleştirdin o uzuuuunnn süreyi yağız efendi beklemez. kafayı yiyen ben bir türlü ateşini öğrenemezdim. baktım olacak gibi değil yeter dedim ve yukarıdaki şahaneyi aldım:) şahane diyorum çünkü kulağı yerleştirmemizle ateşini öğrenmemiz bir oluyor. ayrıca bizim velet ne yaptığımızı anlamak için öylece duruyor:)))

uzun araştırmalarım sonunda sanalreyonumdan aldım ürünü..hem fiyatı uygundu hemde çok çabuk elime ulaştı. tek sorun 21 adet yazan filtrenin 10 adet gelmesi.onun içinde aradım. şirketle görüşüp haber vermelerini bekliyorum.

onca ıvır zıvır şeye dünya paralar öderken neden böyle birşeyi atladığımıda düşünmeden edemiyorum..ama kendimi bağışlıyorum hemen. zaten her vırtında zırtında anında doktorunun yanında olduğumuz için eksikliğini hissetmemiş olabilirim diyorum:)

ürün kullanıldı ve memnun kalındı..nacizane önerimdir:))

hay benim şu inadıma..

yahu teknolojiden çok anlamıyorsun madem ne diye durmadan şablon değiştiriyorsun arakadaşım..
tek istediğim düz beyaz zeminde yazı yazmaktı..ne oldu şimdi herbirşeyim kayboldu yahu..ekrana getiremiyorum..acil yardımmmmmm

geç kalınmış bir yazı..



yağızın doğum gününden hiç bahsetmediği mi fark ettim. aslında yağızdan hiç bahsetmediğimi farkettim. aslında hamileyken ne güzel planlar kurmuştum. hamileyken başlayacaktım günlük tutmaya. sonrasında ilklerini not edecektim hep. ama planlar her zaman uygulanamıyor.yağızın ilk altı aylık dönemini hiç hatırlamıyorum bile.. hayatımızı karartan doktorun söylediği bir kelimeyle yağızın duyup duymadığı endişesiyle geçti güzelim günler.


şimdi bile hala sık sık yazmayan belkide yarın bana sorabileceği detayları yazmaya üşenen baş belası bir anneyim:))


daha fazla kendimi aşağaılamadan geçeyim yazıya.. öyle aman aman yazacak bir doğumgünü değildi. en azından benim planladığım kafamda canlandırdığım şekilde geçmedi. malum yılbaşı gecesi öyle kalabalık bir grup da kuramadık. zaten bir yemek telaşı, sonrasında uykusu gelen yağızın huysuzlukları derken geçti ilk doğumgünü. pasta tasarladığımdan ve tarif edilenden bambaşka geldi. fotoğraf çekmek kimsenin aklına gelmedi:)) her gelen bir an önce kalkma sevdasına düştü:) ayy nasıl bir doğum günü yazısı oldu yahu:) içim şişmiş.


zaten harika bir partide olsaydı yağızın umrunda olmayacaktı diye avutuyorum kendimi. biz daha çok eğlenecektik sadece. gerçekten hatırlayacağı doğumgünlerinde harika organizasyonlar yapacak annesi güzeline.. söz oğluşum..


bu arada ilk yaş lavantaları yaptım oğluma. gelenlere dağıttık..i


not:)bu yazı niçin yazıldı amacı neydi bilinmemektedir. sanırım yazarınız bu soğuk günlerde hastalıkla ve depresyonla boğuşurken sadece saçmalamaktadır. idare edile:))

jasminin hediye çekilişi

jasmin dekopazar işbirliğiyle bir çekiliş düzenlemiş.özellikle yumurta pişiriciye bayıldım..sizde katılıp şansınızı denemek isterseniz aşağıda linke bir tık yeter:)
http://firsatkosesi.blogspot.com/2010/01/jasmin-dekopazardan-sevgililer-gunu.html

26 Ocak 2010 Salı

hastalık:((

hastalıklar bir yaşında da yakamızı bırakmayacak gibi. anlamıyorum bu çocuk sokakta büyüse bu kadar hasta olmaz..bir çaresini bulamadım. nedenini de. pazar akşamı yağız mamaya kalktığında ateşini fark ettim. hemen babasını kaldırdım. ateş düşürücüyle düştü ateşi. her saat başı kalkıp kontrol ettik. dün sabah anneme götürürken yine ateşliydi yine ateş düşürücü içirdik ve anneme teslim ettik. gündüz annemde bir göstereyim diye evin yanındaki sağlık ocağına götürmüş. kadın boğaz enfeksiyonu ve diş demiş. ben zaten iş yerinde içim içimi yiyordu. akşam üzeri annem iyi diyerek yağızı dayısına bırakıp ablamı doktora götürmüş. abimi aradığımda yağızın sıcak olduğunu ama anlamadığını söledi. bende hemen izin alıp koşarak eve gittim. gittim ki ne göreyim. çocuk resmen pancar gibi. hemen üstünü incelttim ve ateşini ölçtüm. derece 39 lara vardığında dedim heralde bu yanlış. çocuğu kaptığım gibi doktoruna götürdüm. ama elim ayağım tutmuyor. ateş düşürücü içirmeme rağmen ateş 38,8 di. hemen soydurduk eller ayaklar yüz yıkandı. bir fitil verildi. doktorumuz gördü hemen. oda boğaz enfeksiyonu dedi ama öksürükte var dedi. şurupla geçmez iğne verecem dedi. hemen iğne aldık onuda vurdurduk. allahtan yarım saat içinde ateş 37,1 e düştü. ama o arada yağızım durmadan ağladı. kucağımdan kimseye gitmedi.. çaresizlik ne demekmiş o anda daha iyi anladım. evladım kucağımda ateşler içinde yanarken elim kolum bağlı öyle seyrettim. bizimle birlikte 4 çocuk daha öyle soydurulup gezdirildi. salgınmıdır nedir anlamadım. eve geldiğimizde biraz uyudu yavrum. sonra yine kalktı.huzursuzdu çok. gece burnu tıkandı öksürdü ağladı yatmadı.tabi ki bizde. her üç saatte bir ateş düşürücü verdik doktor tavsiyesiyle. bir sefer dolven bir sefer calpol. ama ateş ölçmenin bir işkence olduğunu anladık digital ateş ölçerle. o yüzden kulaktan ölçer bir alet alacağım. eğer kullanan varsa tavsiyelerini beklerim..allah herkesin evladını esirgesin..

not:)artık beni kimse okumuyor mu nedir? hiç yorum yazan yok yahu içerliyorum dostlar:))

tatlı su incisi kampanyası


Eski bir inanışa göre yaşını almış yerliler der ki; “Bir inci içinde Sihrin gücünü gizler”
''Ve her kim ki açarsa O istiridyeyi, tüm güzel rüyaları gerçeğe döner''... Önce Bir dilek tutun ve içinden çıkan incinin rengine dikkat edin....

TATLI SU İNCİSİ
Konserve içerisinde, deniz suyunda özel olarak muhafaza edilmiş gerçek istiridye içerisinde, gerçek inci ve inciyi yerleştirip kullanabileceğiniz kolye ucu ve zinciri de yanında harika bir inci kolye.
İstiridye, özel konserve kutu içerisinde muhafaza ediliyor. Katkılı deniz suyu içerisinde saklanan istiridyenin canlı kalması sağlanıyor ve ilk kez açılan istiridye kabuğundan çıkan inci, yine ilk kez hediyeyi alan tarafından görülmüş oluyor. Özenle açılan istiridyenin içerisinden beş farklı renkte inci çıkabiliyor. Beyaz sağlığı, krem mutluluğu, şeftali aşkı, mor zenginliği ve siyah bilgeliği ifade ediyor.
Ayrıca sitede birbirinden güzel inci kolye modelleri bulunuyor.
istiridyeinci.com.tr

Peki, siz de bu güzel inci'ye sahip olmak için ne yapmanız gerekiyor?
Hemen yazıyorum :)
1- Klasik olarak blogun izleyicisi olmanız,
bu posta yorum bırakmanız (Ad-Soyad belirtiniz!)
2- istiridyeinci.com.tr web sitesine üye olmanız,
3- facebook-İstiridye İnci sayfasının hayranı olmanız...
*Kampanyamız 20 Ocak - 29 Ocak tarihleri arasında çekiliş ile düzenlenecektir.
*Kargo ücreti tarafımızdan ödenecektir.
*Rev. Yorumlarda Ad-Soyad belirtilmesi gereklidir.

kampanya burada http://minakarenim.blogspot.com/2010/01/dunyann-en-degerli-akoya-incisine-sahip.html#comments

kitapixs ve mina karenin kampanyası


minakaren nin sitesine uğradığımda gördüm bu siteyi..sizde benim gibi kitaplarına çok değer veriyorsanız onlar için hiç bir yer beğenmiyorsanız bu siteye uğrayın derim..kitap modası olsa gerek bu kitaplıklar. ne de güzel durur içinde kimbilir kitaplar..eğer sizde bu kitaplıklardan sevgililer gününde hediye almak isterseniz buradadaki şartları yerine gitirin ve çekilişe katılın derim..


21 Ocak 2010 Perşembe

sevgililer günü hediyesi


http://kelebek-makbule.blogspot.com/2010/01/sevgililer-gunu-hediyeniz-king-ve.html bu linke tıkladığınızda sevgililer günü için çekiliş kampanyasına katılabilirsiniz:)

20 Ocak 2010 Çarşamba

erman toroğlu

ben bu yaşıma kadar futbolla hiç içiçe olmadım..haz almadım, hiç araştırıp bu nedir diye öğreneyim demedim.nedendir bilmem.çünkkü birşey hakkında konuşulanı anlayım diyerek bile bilgi sahibi olurum..ama nedense bu konuya hiç yokmuş gibi davrandım:) biliyorum aranızda kızacak kişi çok bana..ama ne yapayım bu böyle:) bugün okuduğum şu haberde de çok şaşırdım açıkçası. erman hocanın unutulmazları başlığıyla okuduğum cümleler şok edici.erman toroğlu hakkında çok bilgim yok.eski hakem ve spor yorumcusu olduğunu biliyorum yetiyor.ama bu nasıl bir üsluptur anlamadım. kullandığı kelimeler ekranda kullanılacak kelimeler değil. yani bu erkek sporudur diye düşünüp erkeklerde nasıl olsa bu dili kullanıyor diyerek mi bu kadar rahat argo kullanmış acaba merak ettim? ama biliyorum ki bu sporla ilgilenen kadın sayısı da oldukça fazla..yani ben bu sporla ilgilenen biri olsam, hadi şu yorumları da bir seyredeyim desem karşıma erman toroğlu çıksa bu sporla ilgilenmeyi oracıkta bırakırım..kendisi benzetme yapmaya çalışmış sanırım ama kullandığı kelimeleri seçmek zorunda değil ki.argo kullanmadanda o durumu açıklayabilecek bir sürü cümle kurabilir..şaşırdım, yadırgadım. iyiki ekranda bu açıklamaları duymamışım dedim..

14 şubat hediyeleri

14 şubat için çok güzel ve özel bir hediye kampanyası:))aşağıdaki linki tıklayın derim:)
http://shewolfcosmobeauty.blogspot.com/2010/01/14-subat-sevgililer-gunune-ozel.html

19 Ocak 2010 Salı

moda



bloglar arasında gezerken rastaldım bu siteye..incelerken gözüme takılanlar oldu hatta bunlar benim olsun dediklerim..yukarıdaki kombin örneğin sade bir okadarda göz alıcı..

ve tabi ki vazgeçilmezim siyah..model de öyle bir gözalıcılık yok belki ..ama siyah ve sade oluşu beni cezbeden zaten..bu iki kombinide istiyorum dolabımda..aslında siteyi gezerseniz çok güzel kıyafetler olduğunu göreceksiniz..ben yinede bu ikisiyle yetindim yani çok kanaatkarım:)
birde yukarıda ki ayakkabılardan istiyorum..mümkün müdür? kış bitmeden (bizim buralarda bitmek üzere de:) almak istiyorum bu tarz botlardan..ancak çok daha az topuklusunu alıp her zaman kullanmak istiyorum..yalnız bu ikisinin benzerini görürseniz bir zahmet bana haber verir misiniz:) zira bayıldım kendilerine:)birde mini etekli olan kombinin bluzundan bulursanız haber verin ne olur kızlar ne olurrr:)))

18 Ocak 2010 Pazartesi

askıda ekmek

sevgili hayal yeni karşılaştığım bir blogger..kendisini sürekli izler oldum..geçenler de yazdığı yazıyı çok beğendiğim için yayınlamak için izin istedim..teşekkürler sevgili hayal..



Yahu ben ne ağlak ne sulu zırtlak oldum böyle... Askıda ekmek bile ağlatıyor beni bu acaba 35 yaşa 35 adım kaldı ağlaması mı hehe :)Dün diyetisyenin muayehanesinin yanındaki fırında, daha önce farketmediğim bir tabela gördüm, "askıda ekmek".. Bu yazıyı okuyan herkesin bunu bildiğini sanıyorum ama kayda geçmesi için yazacağım. Olayın asıl çıkışı askıda kahve olup, yıllar önce ya Bütün Dünya'da ya da Tavuk Suyuna Çorba'da okumuştum.. Birileri bir pubda kahve içiyor (bu Avrupa'da kahveye çok düşkün olunan ülkelerden birinde) ve kendinden sonra gelen bir kişi için kahve parasını ödüyor.. Pub sahibi bu kahveyi askıya asıyor ve dükkanına gelen parası olmayan bir kişiye ikram ediyor.. Mantık şahane (ben bunu nasıl akıl edemedim dedirten bir fikir)..Bunun daha da şahane uyarlamasını ülkemde birkaç yıl önce bir Ramazan ayında bir kampanya ile hayırseverler başlatmıştı. Askıda ekmek satılan bir fırın / bakkala gidiyorsunuz, bir ya da daha çok ekmek alıp askıya asıyorsunuz. Daha sonra, ekmeğe ihtiyacı olan, ekmek alacak parası olmayan birileri bu fırına gelip, utanmadan sıkılmadan, çekinmeden askıdan istedikleri kadar ekmek alıp gidiyorlar.... Fikir şahane.Alanla veren karşılaşıp utanmıyor. Sağ elin verdiğiyle sol el böbürlenmiyor. Belki aç birinden gelen bir hayır duası (bütün kapıları açmaz mı?)Altı üstü bir ekmek parası.. Otoparktaki valeye verdiğimiz bahşişin onda biri nerdeyse. Öyle değil mi?Ben bu kampanyaya artık biryerlerde rastlayacağımı sanmazken, dün karşılaşınca çok duygulandım.Hemen içeri girdim, askıda ekmek var mı dedim.. Kız bir tahta gösterdi (yazı tahtası).. Şimdiye kadar dağıtılan ekmekler (4bin civarı), gelen ve giden diye iki hane var.. Askıda ekmek aldığınızda size bir kalem veriyor, gidip tahtada gelen bölümüne sayıyı yazıyorsunuz.. Dükkana gelen bir ihtiyaç sahibi, tahtaya bakıp, askıda ekmek varsa kasadan alıp gidiyor.Şahane... de niye ağladım görünce onu anlamadım :) (Aslında bi doluluk var, habire gözlerim sulanıyor ağlasam rahatlasam ama Allah kötüden ağlatmasın sevinçten ağlatsın öyle değil mi?)Bu fırın Maltepe Minibüs yolunda eski Dünya yeni Bölge hastanesinin tam karşısı, Final dersanesi ve TEB bankanın da karşısı. Yakınında olanlar.. Yolu düşenler...Belki siz de gidip askıya ekmek alırsınız. Ama siz ağlamayın :)Başka da bunun gibi yerler varsa söyleyin ki evi yakın olanlar da belki oraya uğrar.
http://hayalalani.blogspot.com/


hani benim yaşım eskiden diye başlayan cümleler kullanmaya yetmez belki..ama hatırladığım kadarıyla bu yardımlaşma önceden daha çoktu..insanlar karşındakinin gerçekten ihtiyacı olup olmadığını anlayabiliyordu..ya şimdi?

eminim bu uygulamayıda kötüye kullanacak çok insan vardır. peki ne yapmalı? kafamızdaki bu sorularla şüphelerle elimizi yağaımızı çekmeli mi insanlıktan? kenara çekilip bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla sürünmeli mi?hayır.. madem bir elin verdiğinden diğer elin haberi olmayacak güvenip verilecek ne lazımsa. yok sa insalığımızdan çıkarız.. şüphelerimizle ruhsuzlaşırız..

benim düşüncem bu..bilemiyorum sizlerin ne? ama hayal'in bahsettiği yere yolum düşecek olsa bende asarım askıya ekmek.. yüreğimin sesini dinlerdim..sizinde yolunuz düşerse sizde yüreğinizin sesini dinleyin ve asın bir ekmek..gerisi mi boşverin gitsin

züleyhanın hediyeleri..

züleyhanın güzel hediye kampanyasına katılmak için aşağıdaki linki tıklayınız:))
http://zleyhaaa.blogspot.com/2010/01/evett-bende-hediye-cekilisimi.html

17 Ocak 2010 Pazar

kozmosimin hediyeleriiii

kızlar kampanyalar devam ediyor. /kozmosim de hediyeleer harika..ben mi yine katılıyorum:)))link aşağıda ...
http://kozmosim.blogspot.com/2010/01/kozmosim-hediye-kampanyas.html#comment-form

16 Ocak 2010 Cumartesi

bu havlular harika..

arkadaşlar sevgili aysel sevgililer gününe özel kampanya başlatmış..dahil olmak isteyenler link aşağıda..

http://kampanyamelegiaysell.blogspot.com/2010/01/nevresim-dunyasi-ve-aysellin-kampanyasi.html

saçlarım zavallı saçlarım










bilmem kadınlar hep aynımıdır? ama ben kendimi bildim bileli durmadan saçlarımla oynarım.keserim biçerim uzatırım boyarım bildiğin işkence yani:) aslında çocukluğuma indiğimde ailemin baskısı yüzünden bu hale geldiğimi düşünüyorum:)zira lise son sınıfa kadar bel hizasında püskül saçlarla gezmek zorunda kalan ben o zamnlardan hırs yapmış olabilirim..lise son yemeğinde saçlarımı omuz hizasında kestirdiğim için annemin bana küsmesi de olabilir:)

ben bu dolulukla üniversiteye başlayınca ilk iş saçlarımı kestirdim ve rengini değiştirdim.başlangıç bu..sonrası devam son hızla..ilk işimde çalışırken saçlarımın 15 günde rengini değiştirdiğimi bilirim. ve sık sık kısacık kestirdiğimi:)

hani yaş ilerledi bu hırs dinermi diye bekledim ama malesef aynı devam ediyor. yani bir renk tuttursam bile onun tonlarıyla oynuyorum bu kez de. en son kızılın her tonuna boyanmaktan harap olan saçlarımı tütün tonlarına transfer etmiş olan ben bu renginden tonlarından sıkılınca kuaförümü aradım bugün..dialog şu
-merhaba x abla befin ben:)
-aa selam canım nasılsın?
-teşekkür ya ben şey için aramıştım
-sakın saçlarımı sarı yap deme
-ya evet onun için aradım yeter bekleyemeceğim ben artık geleyimde yap şu saçlarımı
-ya berfin 2 aydır o saçlarına neler yaptın bak sarı olmaz koparlar valla bak inan bana.
-ya kopsun ne yapayım çok sıkıldım.hem koparsa kısacık yaparız ben razıyım ya lütfen x ablaa.
-ya senin yüzünden ben bu işi bırakacam tamam gel pazara.ama bakarım eğer olmıcak gibiyse yapmam.
-öpüyorum seni, çok seviyorum pazar 6 da ordayım
-kızım biz 9 da açyoruz
-olsun kapıda beklerim ilk beni al:)))


ya bu kadın kuaförlüğü bırakırsa benden valla bak:)evet şimdi asıl konu bu.saçlarımı sarı yapmak istiyorum.fazla kalmıcak sonra hemen kızıl:) beğenirsem devam ederim..ama hala kararsızım nasıl bir ton olsa.sadece aralaramı attırsam yoksa tamamı mı? yukarıda resimlerden telefona yükleyip götürmek lazım giderken:)




15 Ocak 2010 Cuma

pasaj alışverişi




çoğunuzun haberi vardır pasaj.com dan..sonradan bloglarda gezerken çoğunuzun blogunda gördüm..ama ben değişik yüzük ararken rastladım bu siteye..

ve yukarıdaki yüzüğü görünce bu benim olmalı dedim:) artık parağımda bir uğur böceğiyle geziyorum..sitede gerçekten çok güzel ürünler var..hepsi el emeği göz nuru..yüzüğümün satıcısı mahmurprenses gerçekten çok anlayışlı ve sabırlı..kendisi satmadğı halde bana nazar boncuklu başka bir yüzük bile ayarladı..yılbaşından öncede elime geçti yüzüklerim..ayrıca kendisi çok hoş bir küpede yollamış bana yılbaşı hediyesi..şimdi bir sipariş daha aldık bu yüzükten..kendisine ilettim hemen..bu siteden alışveriş yapmak çok çok zevkli..herkese tavsiye ederim.ayrıca sevgili mahmurprensese yeniden teşekkür ederim..

14 Ocak 2010 Perşembe

tuananın dünyası

kampanyalar devam ediyor..kızlar ben bu işe sardım snaırım ayy bağımlılık mı oldu nedir?? kampanyalara katılmadan edemiyorum bir de dönüp kazanan kim diye merak etmiyorum artık ama yinede katılmadan duramıyorum:)))
yazı yazmayı unuttum valla:))
bakın sevgili tuanada bir kamoanya açmış..katılmak isteyenler buyursun..ama bak bende heyecan yaptım bende düzenleyeceğim böyle kampanyalar heyecanlı olur..onun heyecanını beklemek daha zevkli valla..neyse kampanya adresi aşağıda:))

http://nesetuana.blogspot.com/2010/01/hediye-var.html

13 Ocak 2010 Çarşamba

BERDİLEL'İN DUVAR STİCKER KAMPANYASI

kızlar bu siteye bir girinde bakın derim..harika dekoratif aynalar var..hepsi birbirinden güzel..sevgili berdilel de bu siteyle ortak bir kampanya başlatmış..onada dahil olmak isterseniz buraya uğrayacaksınız ve yapmanız gerekenleri yapacaksınız:)) ben hala bu kampanyaların içindeyim farkındaysanız ama sorun bir ne oldu sonuçlar diye:))
tabi ki hüsran:))ama hala her yarışmaya ben kazanacakmışım gibi dahil oluyorum ne yapayım hayatıma biraz heyecan:))

8 Ocak 2010 Cuma

....

canım sıkkın olduğunda yazmak istemiyorum buraya..öyle dert küpü gibi olmasın sayfam..
ama bugünlerde de hep canım sıkkın..
göğsümde oluşan ağrı bir türlü gitmiyor..
strese bağlı demişti kalp doktorum..ilaçlarımıda içiyorum ama ağrı hiç geçmiyor..
bugün şirket doktoruna göründüm..ciğer filmi çektirsen iyi olur dedi..
oda aynı belirtileri gösterebilirmiş..stresten olmasına razıyım..şimdi korkum daha da arttı..son zamanlarda çok yorulyorum..birde ciğerde problem çıkarsa tam artacak ankisiyetem..
hastalık düşünmekten bir hal oldum..
asık surat lı asabi gergin bir tip oldum..
eski halimi özlüyorum..
kafaya takmaz her şerden bir hayır çıkaran giyinip süslenen gezen tozan sevgi kelebeği halim geri gelsin bulsun beni istiyorum..
ama bir türlü gelmiyor..
belkide takıntı yaptım göğüs ağrısını o yüzden hep hissediyorum..olabilir mi acaba??
doktora gitmek istemiyorum..kötü bişey söylemesinden korkuyorum..
şu zıkkım sigaranın büyük etkisi var..
hastalandığımdan beri bırakma çabalarım hep boşa..ne zaman bırakacam desem daha çok içiyorum..
şu an sigara paketimi verdim arkadaşıma içmicem artık dedim..kaç dakika sürer bilmiyorum..
ama bu kez çok koktuğumdan bırakmak istiyorum..belki gerçekten bırakınca geçer bu ağrılar..
geçer değil mi? doktora gitmeli..sigarayı bırakmalı..
iyi olmalı..kendini toparlamalı...offf ne çok şey yapmalı..

2 Ocak 2010 Cumartesi


hediye yarışmaları devam ediyor...şimdi de son modayız biz hediyeler dağıtıyor..hadi katılalım arkadaşlar:)))

kampanya meleği aysel:)

blogun ismine bayıldımmm:)) işte size bir kampanya daha..nıveanın yeni ürünü bir talihliye gidecek..neden biz olmayayım değil mi:))) hiç ihtimal vermiyorum ama...
http://kampanyamelegiaysell.blogspot.com/2009/12/aysellin-nivea-kampanyas.html
linke tıklayıp şansınızı deneyim derim..ben mi çoktan denedim bile:)) çok eğleniyorum gerçekten:))

:)))


ayy bir tanede burda yarışma var:))çıldırdım sanırım...çok gülüyorum kendime valla...yarışma kolik olurmuşum ben düşünsenize durmadan yarışmalara katılır en sonunda da kazanamadım diye var olan depresyonuma yenilerini eklemişim :))))
yukarıda ki linke tıklamnız yeter orada neler yapacağınız yazıyor..ben araştırmaya devam edcem bakalım daha neler bulacam:)))

bir yarışma daha


:))

kızlar bu çanta ve daha başka bir sürü hediye için birde şansınızı burda deneyin ne dersiniz:))

http://makeupmakyaj.blogspot.com/2009/12/cici-hediyelerim-var.html

makyaj dünyası...


makyaj bilgileri ararken bu siteye denk geldim..benim yarışmalarda hiç şansım olmamıştır şimdiye kadar..nedense şans oyunları talihlisi olmadım bir türlü:)) geçen gün laçinin sitesinde de bir yarışmaya denk geldim..cevabı yazıp gönderdim hemde bir kaç kez:)) bilin bakalım ne oldu..tabi ki kazanamadım:))) birde bu blogda deneyeyim dedim şansımı ne olur ne olmaz:)
sevgili beautymakeuplove yeni yılın ilk günlerinde güzel hediyeler veriyor..şansınızı deneyin derim....şans bu belki döner ne dersiniz:))
sanırım yorumları buraya bırakacağız..acemiyim ama peşimden gelin..hem eğlence hem biraz heyecann..:)) yazısını da yayınlayayım:))
hediyelerin resmi yukarıda...
Yılın ilk gününde bir çekiliş yapmak istedim. Çam sakızı çoban armağanı işte :)Yapmanız gerekenler:
1- İzleyicim olmanız.
2- Bu yazıma yorum bırakmanız. (adsızlar kabul edilmeyecektir)
3- Blogunuzda çekilişimden bahsetmeniz ve yorumuza linki eklemeniz. (Linki bildirmeyen yorumlar kabul edilmeyecektir)
4- Yaptığınız yorumlarda blogumla ilgili düşüncelerini alırsam çok sevinirim :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails