31 Aralık 2009 Perşembe

iyiki doğdun gördünmü bak bir yaşında oldun..


canım oğlum,

geldi gelecek,büyüdü büyücek derken koca biy ılı devirdik..uykusuz,ağlamalı gülmeli,koca bir yıl..geçerken kimi zaman çok zor geçti..ama şimdi baktığımda ne zaman geçti bir yıl diyorum. artık bir yaşındasın, yeni yaşın sana sağlık mutluluk ve huzur versin..

seninle çok uzun uzun yıllar yaşayalım..hep mutlu, iyi niyetli vefalı saygılı yaşamaktan keyif alan bir insan olman dileğiyle..

seni çok seven annen..


not:)çok heyecanlıyım..kelimeleri bile sıralayamıyorum..saçmalıyorum belkide..dün akşam ev süslendi..misafirler için lavanta keseleri yapıldı..aşısı vardı bugün hemşire doğumgünü diye vurmamışş.sevindim..bu arada artık baya baya yürüyor:))


sevgili dostlarım, yeni yılda ne isterseniz avucunuzda olsun..sağlık mutluluk başarı ...sevdiklerinizle geçireceğiniz çok çok gzel ir yıl olsun 2010,,hepinizi öpüyorum

26 Aralık 2009 Cumartesi

kısa kısa

uzun zaman oldu yazmayalı..kısa kısa haberler geçelim

* uzun zamandır rahatsızdım..yağız hasta ben hasta..bu kış iyi gelmedi bize..1 ay grip öksürük derken gittiğim doktor ankisiyete ve depresyon teşhisi koydu:)) dahiliye kalp doktoru şu doktoru derken sonunda kendimi inandırdım evet herşey stresten olabiliyor..kalp te strese bağlı ritm bozukluğu + doğuşatn gelen kalp kapakçığı eğriliği:)) midede strese bağlı gastrit.. beyinde strese bağlı ankisiyete:))) ulen bütün organlarıma savaş açmış şu stres:)) öldürmeli seni.

* izine de çıkınca tam paranoyak oldum çıktım..sağolsun annem hiç yalnız bırakmadı beni..her sabah kalkıp anne bu doktorlar valla bilmiyor.bak ben kalp krizi geçiriyorum..anne midem delinyor..bugün şu doktora gitmeliyim. diyerek annemide kendimden tiksindirdim:)) ilaçları kullanmaya başlayınca ve ne hikmetse yeniden işe başlayınca düzeldim..tabi bu arada tam 5 kilo kaybederek doğum öncesi halimden bile zayıf olmuşum:)) şimdi kızamayın bana ama kendimi son sürat yemeye verdim..zira yemek yemeyi unutmuş bünya açlık nedir bilmiyor...korkudan ne bulsam tıkıyorum ağzıma:((

* gelelim yağız efendiye..yılbaşı akşamı olcak doğum günümüz biliyorsunuz..yani bizde 2 heyecan var..babası nın isteiği üzerine kurban kesilecek yağız a..birde yine babasının isteği üzerine herkesin karşı çıkmasına rağmen davul zurna çaldıracakmış babası:))) görmemişin bir oğlu olmuş edasıyla..tabi biz o dakikalarda kendimizi eve kilitlemeyi falan düşünüyoruz..annem lerde kutlayacağımız için annem çok karşı..rezil edeceksiniz beni deyip duruyor.. ee haksız da sayılmaz..bu ne görmemişlik desekte bizimkini ikna edemiyoruz..

* yılbaşı olduğu için doğumgünü kimseyi davet edemiyoruz..herkes haklı..herkesin bir planı var..davetli listesi görümcem, küçük dayım, anne annem.. tabi davul sesini duyup gelecekleri saymıyoruz:))

* salı günü yağızı fotoğrafçıya götürüp fotoğraf çektirdik..bir yaş hediyesi..30 tl diye girdiğimiz fotocudan 150 tlyle çıktık:)) adamın doğal çektiği tüm fotoları buda olsun ayy buda kalsın diyerek aldık:))

*pastasının siparişinide verdik..modası geçmesine rağmen ben çok isteiğim için resimli pasta aldık..üzerinde noel baba kıyafetiyle yağız efendi var:))

*ben hala inanamıyorum..yağız bir yaşında oldu..kendi başına yürümeye başladı..ama hala yerden tutunmadan kalkamadığı için emeklemeye ağırlık veriyor..üstte 4 altta 3 dişi var..net olarak 4 diş var diğer 3 ü yeni patladı..hala sadece baba ve dede diyor.. dün öğleden sonrada nene ye başlamış sanırım anne ye geçiş yapması yakın:))

*şimdiden inatlığı belirgin ve karakteri şimdiden belli..hiçbir ekildekandıramıyorsun..kumandayı kurcaldağı için pilleri çıkarıyoruz.pilleri geri takana kadar ağlıyor.. istediği şeyi alana kadar inatlaşıyor..ayakta olan herkesin bacak arasından geçmek istiyor:)) çekyata sırtın dayalı oturuyorsan seni ittirerek arkandan geçmeye çalışıyor..en çok sevdiği oyun bu..çok pis ıssırıyor..her sabah benim uyandırma zilime benden önce kalkıp çığlık çığlığa ağlıyor..telefon gördüğünde kulağına koyuyor..her çalan telefona ve kapı ziline baba diye koşuyor..aklıma gelenler şimdilik bu kadar..

herkesi öptüm şimdiden iyi yıllar:))

26 Eylül 2009 Cumartesi

sevinç hüzün yanyana..

hep çok mutluyuz hem mutsuz..
ablam ana okulu öğretmeniydi. kpss den düşük puan çektiği için bir türlü normal öğretmenlik yapamadı. bu senede tanınan haktan yararlanamadığı için çok üzüldü ki çok düşük puanla alındı..
sonra bir 10,000 lik ek kontenjan açıldı. ama yinede ablam düşük çektiği için o puana kadar düşmez dedik. ve dün akşam netten sonuçlara baktık ki ablamın öğretmenliği çıkmış.
evet çokk sevindik ama bir yandanda gideceği yer çok uzak olduğu için üzüldük..
van çaldırana çıkmış ataması.. hayatı boyunca mersinden uzak bir yere gitmemiş, anasının evinden hiç uzaklaşmamış biri olduğu için ne yapar ne eder diye bütün akşam ağladı annem. ben nasıl gideceğim oralara nasıl dayanacağım diye paraladı kendini..
ama yapacak birşey yok..heryer memleketim deyip gidecek, yeni bir hayata atılacak..
gurbet nedir özlemek nedir anlayacak..
umarım heşey onun için çookkk iyi olur. çünkü o kadar bekledi o kadar çalıştıki..hak ediyor..
umarım herşeyin hayırlısı olur..

18 Eylül 2009 Cuma

rahat uyu bebeğim..

dila bebek bulundu..ben bile kutulmuş olacağına bu kadar inanırken ailesi nasıl inandı kimbilir.
annesinin minik kuzusu, mis kokulu bebeği anne kucağından çookkk uzakta çıktı ortaya..
annesinin üşümesin diye kaç kez üstünü örttüğü dila günlerce buz gibi suda kaldı..
kilometrelerce sürklendiği o buz gibi sularda cansız bedeni.. annesinin öpmeye kıyamadığı o minik bedeni..
çok acı hem de çok..
sözler mühürlü..anlamsız..
tek dileğim sabır ailesine..
ve allah'ım sen çocuklarımızı tüm çocukları koru..
anneleri babaları evlat acısıyla sınama..
ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum..

17 Eylül 2009 Perşembe

ev yapımı erişte

erişte yi çok sever biri olarak erişte yapmaya karar verdim. Buralarda hiç böyle hazırlıklar yapılmadığından ne tarhana yapmasını ne de erişte yapmasını bilen birileri yok. hal böyle olunca sevgili blog arkadaşlarım yetişiyor imdada. erişte yapımıyla ilgili yazıları okumak isteyen olur diye aşağıya kopyaladım. ana malzemeler ve yapım şekilleri aynı. bende yine çok az deneme yapacağım için 2 yumurta, yarım çay bardağı süt kullanacağım hatta sütü bol olsun diye bir çay bardağı kullanacağım. bu akşam annemlerde bizde olacağı için bugün denemeli diye düşünüyorum. bakalım.. detayları ve yapım aşamalarını aşağıdaki linklerden inceleyebilirsiniz. bu arada tazenane arkadaşım domatesli erişte yapmış bayıldım. bir miktar ondanda denemek gerek..
sevgiler.

http://www.blogger.com/post-create.g?blogID=2730545510397510085 yeşim'in tarifleri

http://thistime.blogcu.com/entry.php?u=thistime&e_id=3980578&title=eriste hobi dünyası

http://www.mutfakpenceresi.com/2009/02/ev-yapimi-eriste/ mutfak penceresi

http://tazenane.blogspot.com/2009/09/domatesli-eriste.html tazenane(domatesli)

tarhanamın durumu

dün eve girdiğimde yoğun bir ekşi koku aldık önce nedir ne değildir diye düşünürken aklıma tarhanam geldi..hemen üstünü açtım. tadına baktım ekşiliği devam ediyor..bu konuda çok yardımcım olmadığı için bugün siteleri inceledim.. kiminde çok katı hamur olması gerek diyor kiminde ise ele yapışan bir hamur.. benimki ele çok yapıştığından dün karıştırma işini kaşıkla yaptım..durdukça ekşidiğini söyleyen siteler var o yüzden bu gün yoğurma işleminden sonra sermeyi düşünüyorum. çok ekşi bir tarhana olursa yağızın yiyebileceğini düşünmüyorum. zaten deneme olduğu için çok bişey kaybetmeyeceğim..eğer bunda tutturabilisem tadını hemen yeni bir hamur hazırlayacağım..
bir tarhana işleminide böyle bitirmeyi düşünüyorum..
bundan sonra sırada erişte var.. yine erişte ile ilgili siteleri araştıracağım ve burda da linklerini yayınlayacağım. ondan da deneme hamuru yapıp erişte keseceğim..
bayramda evde olduğumdan daha kolay yaparım diye düşünüyorum..

15 Eylül 2009 Salı

tarhananın 2.günü

dün eve gider gitmez örtüsünü açtım. hamurum çok az olmasanına rağmen kabardığından çok göründü gözüme. yeniden yoğurayım dedim ama elime çok yapıştı. bende sanırım unu az dedim ve biraz daha ekledim. yinede sevgili elçinin önerisine uyarak çok sertelştirmemeye çalıştım. hala elime yapışan bir hamur halinde tarhanam. bu arada dün ilk kez tadına baktım. çok ekşiydi.:)bu kadar ekşi olursa kimse yemez bunu diye geçirdim içimden. belkide mayalanma sürecidir bilemedim. yukarıda resimlerini çektim. aslında resimdekinden çok daha güzel rengi ama makineden bu renk çıktı. ilk resimde gördüğünüz gibi ellerime yapışmış tüm hamur. zaten bu kadar yumuşak bir hamur olacaksa ben her yoğurduğumda elimde kalanlardan bana bişey kalmıcak kurutmak için:)
tarhana ustları resimde gördüğünüz kadar bir yorum yaparmısınız? en azından elime yapışan bir hamur mu yoksa yumuşak ama ele yapışmayacak bir hamurmudur tarhana hamuru:)

14 Eylül 2009 Pazartesi

sonunda macera başladı:)

evet tarhana maceram dün gece 23,00 itibariyle başladı. ne zamandır korkudan erteliyordum..bu kez dedimki hadi ne var korkacak altı üstü ziyan edeceksin..
hiç bir malzemede ölçü tutmadım..sevgili tijendeki malzemelere sadık kalarak yaptım bir hamur..şu anda beni evde bekliyor.sabah işe gelmeden bir baktım..akşamdakinden daha çok olmuş:)
ölçülerini göz kararı yaptığım için tam ölçü veremeyeceğim. ama yaptığım işlemleri sayabilirim sanırım..önce evde bulunan 1,5 adet kırmızı biberi 3 adet küçük soğanı, 3 adet domatesi ve bir diş sarmısağı tencerede haşladım. biberlerin kabukları soyulacak kıvama gelince ateşten aldım ve soğumaya bıraktım. biberlerin kabuklarını soydum ve rondodan geçirdim. ev yoğurdundan yaptığım bir bardak kadarsüzme yoğurdu(eleğin içine kağıt havlu koyarak süzme yapıyorum) ve rondodan geçirdiğim karışıma ekledim.içine bir yemek kaşığı kadar toz maya ekledim. ve ele yapışmayacak sertlikte bir hamur hazırladım.
yalnız tek sorunum var. içerisine sadece 1 tatlı kaşığı kadar tuz ekledim. problem olur mu bilmiyorum. tuz eklemedim çünkü tarhanayı zaten yağız için yaptım. yağızada 1 yaşına kadar tuz yasak olduğu için ekleyemedim. ama tuzun tarhandaki görevi çokmudur. önemli bir detaymıdır bilmiyorum.
bu konuda bilenler yardımcı olursa çok sevinirim. şimdi akşamları gidip yoğuracağım ve sanırım çok cıvık bir hamursa un ekleyeceğim. ikinci soruda burda geliyor. bu hamurun kıvamı nasıl olacak. sert bir hamur mudur tarhana hamuru.
bu iki konuda yardımlarınıza ihtiyacım var? sizleri bekliyorum.
şimdilik hoşçakalın

not: sevgili kakaolu ve calimero mutfakta hediyeleşme oyununa dahil oldular. hatta kakaolu blogunda yayınladı. bu oyuna katılımlarınız bekliyoruz. zaten bir süre daha bekleyip hediyeleşmeye başlayacağız.

11 Eylül 2009 Cuma

yağmur yağıyor..seller akıyor...

avazım çıktığı kadar bağırmak, yüreğimin yükünü hafifletmek istiyorum..burada ne devlet meseleleriyle ne siyasetle nede hayat görüşümle ilgili yazılar yazmayacaktım..yazarsam kötü olur..ağır olur..ipin ucunu kaçırırım diye korkuyordum..
ama bu kez içimdeki ses çığlık çığlığa..2010 yılına girerken kültür başkentinde bu felaketin yaşanması iç acıtıcı, sinir bozucu..
felekat, felaketin ardından gelen felaket, insanların düştükleri durumlar, hiç uğrana yitip giden canlar ..
en kötüsü bu haber...
canım yanıyor..hayatının başında bir melek, hayatı boyunca bu acıyla yaşayacak bir anne ve kız..ağlamak istiyorum ağlarken haykırmak..nerde bu devlet dediğimiz, nerde bu devletin başındaki adamlar..hiç mi sızlamaz bir yerleri..hiç mi utanmaz hiç mi yüzleri kızarmaz..
kim verecek hesabını aslı annenin uykusuz gecelerinin..onca emeğin hesabını kim verecek..
aslının yüreğindeki o koca kara deliği kim kapatacak..o acıyı kim silebilecek..
hayatı boyunca boynunda taşıdığı pişmanlığı olacak dila, ve son nefesine kadar yüreğinde acı..
ya azra..daha 5 yaşındaki kızın gözlerinin önünden kayıp gidişinin sahnesini kim unutturabilicek..
zaman demeyin palavra derim..
hiç kimse hesabını veremeyecek bu acının..ve diğerlerinin..birileri rahat koltuklarında kıçlarını biraz daha büyütürken, öteki dünya deyip yırtarken bir yerlerini, hiç düşünmeden kendileri içinde olacağını ceplerini doldururken, bu kadar insanın ahını alarak yollarına devam ederken, hiç uğruna selde kaybolan her canın, diğer bireyleri ömürleri boyunca bu utancın bedelini ödeyecek..
içim yanıyor dilimin ucunda tüm kötü sözler kimi kayıp gitti affola..
okuyorum..okudukça öfkem büyüyor..kendimi koyuyorum yerine aslının bin kere vurarak tahtaya..ama çıldırmak an meselesi düşüncesinde bile..
aslı bunu yaşıyor..azra bunu yaşıyor..diğerleri bunu yaşıyor..
yazıyı burda kesmezsem yazık olacak kelimelere..kirlenecek daha fazla..hiç değeri olmayan kişilerde anlam bularak..
dilanın bulunması için dua ediyorum..ailesinede sabır..umarım bir yerlerde bir şekilde bulup almışlardır o küçük bedeni sudan..kurtarmışlardır meleği..teslim ederler aileye..
azraya ve aslıaya da sağlık diliyorum..acınızı paylaşıyoruz..ama biliyorum ki azalmıyor..
sadece üzgünüm..

8 Eylül 2009 Salı

Hediye' li günler olsa


uzun zamandır düşünüyorum.


bir çok sitede de karşılaştım. blog lar arasında birbirine kutular gönderen arkadaşlar vardı. içlerinden küçük küçük hediyeler , kartlar çıkan kutular..


ne güzel heyecan, ne güzel paylaşımdır değil mi?


küçük bir sakız da olsa insanı ne mutlu eder.


uzaklardan belki yüzünü bile görmediğin insanlardan heyecanla hediye beklemek ve aynı heyecanla hediyeler yollamak..


belki bir toka belki bir çikolata.. ne fark ederki.. önemli olan o heyeceanı yaşamak değil mi?


arkadaşlar böyle bir oyuna katılmak isteyen varmı acaba benden başka?


3-5 parça küçük hediye ya da içinizden ne gelirse bir kutuya koyup yollasak şehrin diğer ucuna sevgimizle...


yazında konuşalım olur mu? bekliyorum önerilerinizi..


sevgiyle...

29/08/2008

kuzumun dişlerini gördüğümüz ilk tarih..
aslında tam da bugünlerde mi çıktı bilmiyorum. ama geleceği her halinden belli olan dişlerimiz bu tarihlerde evet onayını aldı. 1 eylülde götürdüğümüz doktor kontorolünde biz bir müjde beklerken iki müjde aldık. yağızın bir dişi değil iki dişi patlamış.
çok şükür ki arada ateş basmaları haricinde yüksek ateş yaşamadık. ama çok huzursuz yemeksiz veuykusuz günler geçirdi bebeğim. başına vurmalar, saç çekmelerde cabası.

şimdi kaşıkla yemek yerken yada bardakla su içirirken duyuyoruz sesini.
mutluyuz.
şimdi sıra diş buğdayında:))

2 Eylül 2009 Çarşamba

saklı bahçe


biliyorsunuz benim küçük bir balkon bahçem vardı. yaz boyunca rengarenk olan bahçemden sizlere biriktirdğim resimleri yayınlamak bir türlü kısmet olmadı. resimlerimi tararken buldum. dedim hadi kızım bir yayınlayıver:))



bu yukarıda gördüğünüz çiçeğim bu sene annemgilden aşırdığım çiçek. adına kraliçe diyorlar ama çok bilgili değilim. gerçek adını bilen varsa beni bilgilendirirse sevinirim. kendine hayran bırakacak güzellikte çiçekleri vardı. avuç içi kadar büyük. gövdesine baksanız bu ne ya dersiniz ama çiçeklendimi gerçekten kraliçe gibi oluverdi. çok zahmetli bir çiçek değil. toprağı kurusada problem etmiyor.:) sadece siyah böcek oldu çiçeklerinde onlarada biraz ilaçlı su sıktım ve peçetyele sildim. balkona çıkıp çıkıp baktım bu güzelliğe:) şu anda sadece gövdesi kaldı. baharda saksısını büyüteceklerim arasında. dinlenmede:)

diğer çiçeklerim, yukarıda iki renkli olan mine çiçeğim. renlerini çok beğendiğim için aldım bir tane. örtücü türden. tek daldan hemen büyüyor sarıyor. dayanıklı çiçeklerden. hala saksısında duruyor. bu sene yeni tanıştığım çiçeklerden biride vapur dumanı. mevsimlik çiçek. üzerinden mor çiçekleri hiç eksik olmadı. yaz sonunda kurudular. seneye alınacaklar arasında. tabiki kırmızı sardunyam ve kırmızı minyatür gülüm. bol bol çieçklendiler bu yaz. en sonucusuda cam güzeli. mevsim sonu budandı.

bunlarda puşt oğlanlarımız:) bizim buralarda adı bu:) bu sene parklara ektikleri için bol bol puşt oğlanım oldu. küçük bir dalı toprağa batırmanız yeter. hemen tutuyor ve büyüyor. renk renk harika çiçekler açıyor. mevsimlik çiçeklerden. bu arada bol su seviyor:) tohumlarını topladım. bakalım seneye tohumdan çıkıp çıkmayacağına bakacağım:)

işte beni bu sene en çok mutlu eden olaylardan biri. bahçemde artık ortanca var. belki hatırlrsınız. ortanca çiçeklerine bir türlü bakamamıştım. aldığım iki ortancada ölmüş, tutturma çabalarım hep boşa çıkmıştı. bu sene bir sürpriz oldu. kış döneminde bir yerden aşırdığım dalı toprağa ekmiş ve unutmuştum. saksıları düzenlerden o dalda küçücük bir filiz keşfettim. ve o daldan işte bu muhteşem ortanca oldu. hemde uzun süre çiçeği bu halde kaldı. önce yeşil sonra pembe. solmadan kopardım ve salondaki vazonun içine yerleştirdim. kendiliğinden kurudu. diğerleri karanfillerim ve yine bol çiçekli vapur dumanı.

son olarak menekşelerim. daha önce yazı yazmıştım sanırım. sürekli saksı altındaki tabaklarını sulu bırakıyorum. başkada yaptığım bir şey yok. şu anda çiçeklerini döktüler. hatta çoğu yapraklarınıda:))) ama toprağa daldırdığım iki dal tutmuş:) en azından onları kurtardık:)
işte böyle bunların dışında bir sarkan petunya aldım. bir saksıda üç renk. harikalardı. bir begonya edindim. çok zor çiçek. böceklenmesi de çok oluyor. bu sebeple tekrar almayı düşünmüyorum. ama çok keyfili bir yaz geçirdim çiçeklerimden yana. o kadara az ilgilenmeme rağmen hepsi coştu bu sene.
tek istediğim onlarala rahat rahat ilgilenebileceğim küçük bahçeli bir ev. umarım hayalim gerçek olur. yoksa kararlıyım küçük bir sera açacağı. çiçekçilik yapacağım:)))yazı bayağı uzadı acısı çıktı. bahçeden ve benden bu kadar.
hepinizi sevgiyle kucaklarım..

19 Ağustos 2009 Çarşamba

saklandığım yerden çıktım:))

hergün geliyorum okuyorum, gezyorum ama şuraya iki satır yazmaya üşeniyorum..
günler su gibi akıyor..ruh halim dalgalı deniz kıvamında..
yağız büyüyor..hergün ciğerim bir köşesini tüketerek..
geçen hafta yataktan düştü yine..bu ikinci düşüş..
bu sefer biraz daha kötü..intaharın eşiğinden döndüm..
çok korktumm dudaklar burun uçukla doldu..
yağızımı öyle yerde ağzı burnu kan görünce ömrümün 10 senesini daha harcadım..
yağız iyi..gerçekten bebeklerin koruyucu melekleri var..
annelerinde var mı acaba???
anneliğin en büyük öğretisi sabırmış anladım..
kelimlerimin bağını yitirmişim..ordan burdan geliyorlar..
kusurumuz affola..

bugünlerde tarhana yapımına taktım..sevgili tijeni okurken gördüm..ne zamandır yağıza yedirmek istiyorum ma hazır olanlara güvenim yok..
kendim yapasım var..ama az biraz denemek lazım..
işte o az birazı nasıl tutturacam orası meçhul..
kafamdan plan yapıyorum..
bir bakın bakalım usta ev hanımları bilen bilmeyenler bu plan işe yararmı

4 domates,4 soğan, 2 kırmızı biber,1 yeşil biber, bir çay bardağı haşlanmış yeşil mercimek, yarım çay bardağı fasulye, yarım çay bardağı honut, maydanoz nane, 2 su bardağı süzme yoğurt, bir ekmek hamuru, alabildiğine un

yaptığım araştırmalarım sonucunda böyle bir tarif çıkardım ortaya. ben bunu uygularsam ortaya çıkan madde ne kadar tarhanaya benzer:)))

blog aleminin güzel insanları sizleri bekliyorum..arife tarif gerekmez demeyin:))
syorumlarınızı bekliyorum..
sevgiyle..

14 Temmuz 2009 Salı

13 rakamı uğursuz mu dedi biri:))

13 hep uğursuz derler..ben 13 aralık doğumlu olduğum için hiç bir uğursuzluğunu görmedim..ve şimdi net olarak diyebilirim ki 13 çok uğurlu bir sayı..oğluşumun hayatında öyle olacak..biliyorsunuz çok uzun süre yazmadım.hepinizi okudum gezdim ama içimden hiç bir şey yazmak gelmedi..üzüldüm ağladım alıştım yıprandım büyüdüm anladım.hiçbirşey oldum herşeye döndüm..anlamlı anlamsız bir zaman dilimiydi hayat..farkına vardım..

yağızı 13 martta teste götürüp işitme kaybını yaşadığımız o günden sonra 6.ayını beklemeye koyulmuştuk..ki her şerde bir hayır var deyip o konser anını anlatmıştım.patlayan havai fişeklerine tepkisizliği ve sonrasında yeniden doktor arayışları..netten yaptığım araştırmalarımda adanada kulak burun boğaz ve işitme merkezi açan prof.levent soyluyu bulmuştum.ve ona götürmüştüm. kendisi aynı zamanda adana balcalı hastanesinde prof. levent beye gidip süreci anlatmıştık. levent bey yeniden teste sokamayacığını ancak 6. ayında testten sonra net bilgi verebileceğini söylemişti. bizim için bir bekleme süreci yeniden başlamıştı. 13 temmuz a balcalıdan randevu aldığımızda eşime bu 13 sayısı yağızın ya en uğurlu yada uğursuz sayısı olacak demiştim.

beklenen gün hemen gelir bilirsiniz..ve gün geldi çattı..akşam kalabalık olalım diye annemlerde yattık.yağzıın gece uyutulmaması gerekiyordu..saat 4 te abim gelip yağızı aldı..4,30 gibi de ben kalktım.bir baktım abim yağızın kucağında uyumuş abimde kıyamamış.ben hemen uyandırdım ve macera başladı.. saat 7 ye kadar yağızı öyle böyle oyalamayı başardık.. arabaya binince ki araba yağızın beşiği gibi iş zorlaştı.yavrum ayakta uyumaya başladı.bir yandan eller yüz ayakalr yıkanıyor bir yandan orası burası çekiştiriliyor..yağız gözü kapalı çığlık çığlığa bağırıyor..zor bela vardık hastaneye..saat 8,30 da teste aldılar kuzumu..ben dayanamam diye aşağıda bekledim..halası babası ve annem çıktılar..kuzum koltuğuna yatar yatmaz uyumuş.ama doktor her ihtimale karşı bir kaşıkta atarax şurup içirmiş.sonra teste sokmuş.
tabi o arada ben aşağıda takriben 15. ci sigarayı içiyorum.gözüm kapıda. annemi gördüm. ağlıyor..öyle ağlayarak görünce duymadım annemi bir an..bişey söylüyor ama ben duymuyorum..anne anlamıyorum dedim sadece..annem dediki yağızın kulaklarında hiçbirşey YOKMUŞ...ben titriyorum nasıl yani diyorum doğrumu gerçekmi..doktorun yanına çık dedi. doktorun yanına gittim..görümcem eşim herkes ağlıyor..ben doktora dedimki doğrumu söylüyorsunuz..evet dedi.hiçbirşey yok bu çocukta kulakları yüzde yüz duyuyor.hatta testi çok detaylı yaptım siz böyle birşey var deyince. en alt frekanstan başlattım ama yağız normal..

mucize dedikleri işte budur. doktora göre diğer testler yanlış yapılmış.aynı gün birden fazla test yapmak doğru sonucu vermzmiş zaten.ama bend,ce mucize.öyle birşey vardı ama geçti.çok dua ettim çok yer gezdim..bilmiyorum belki ben buna inanyorum belki gerçekten yanlış teşhis. ama sonuç değer herşeye..o altı ay yaşadıklarımızın hesabını kimse vermicek o günler geri gelmicek belki ama yaşanması gerekmiş yaşandı..
böyle bir hayatta olduğunu herkesin başına her an herşey gelebilceğini anneliği evlatlığı herşeyi çok daha iyi anlamak için belki de şarttı..

şimdi tek duam allah kimseyi evladıyla sınamasın..ve tüm çocukları korusun allah..onlar çok küçük çok masum...

hepinize sevgiler..

12 Mayıs 2009 Salı

gözyaşım bitene kadar ağlamak,uyuyup uyanmamak,görmemek duymamak istiyorum.bu kadar güçsüz olduğum için kendime kızıyorum.ama elimde değil. kafamda tonlarca ağırlık var sanki.konuşsam anlatsam kimse anlamayacak gibi.kendimi bu kadar ağır bu kadar çaresiz güçsüz hissetmemiştim.kendimi yukarı çekmeye çalışıyorum ama sanki ayağımdan çeken güç daha kuvvetli.kafamı dağıtamıyorum hiçbirşeye odaklanamıyorum.biliyorum geçecek bu günler nede olsa kuşun kanadını çırptığı an kadar bibirine yakınmış hüzün ve mutluluk.yukarı kaldırdığında mutluluk aşağı indirdiğinde hüzün.
korkuyorum korkularımdan.beni daha fazla karanlığa çekmesinden.
neden neden bu kadar kötü oluşum?hepiniz bunu soracaksınız biliyorum.daha önce yağızla ilgili yazımda endişelerimden bahsetmiştim.duyormu görüyormu hep soru işareti demiştim.içimden geçenleri söylemiştim sizde annelik demiştiniz.yağızı geçen martın 13 de işitme testine götürdüğümde bir kulaktan geçmiş diğer kulaktan geçememişti.adam tıkanıklık olabilir demişti ama ben beklememiş ertesi gün daha iyi bir hastaneye götürmüştüm.adam yüzüme çocuğunuzun iki kulağındada problem var sinir kaybıysa tedaviside yok dediğinde dünya başıma yıkılmıştı. yanımda oturan anne beni bir kere öpermisin diyen çocuğa bakıp benim çocuğum anne diyemeyecek diye saatlerce ağlamıştım. doktorun yaptığı ikinci test birinci teste göre daha iyi çıkmıştı.doktor %40 işitme kaybı olduğunu söylemişti.hayattaki karşılığı bizim konuşma seslerimizi duyacağını ama belirli sesleri işitemeyeceğini söylemişti.saatler öncesindeki sıfır duyma tespitine göre bu benim için mucizeydi.6 ayda tekrar gelip görüşecek ve ne yapacağımıza karar verecektik.ben bununla yaşamaya alışmıştım.taki geçen gün gittiğimiz konsere kadar. konser sırasında havai fişek lere uyandı yağız ama korkmadı ağlamadı. 3 kere sıçradı gözünü açtı ama uyanamadı.evet çok yorgundu evet derin uyumuştu ama yine korkularım başladı.hoş arkadaşımın bebeğinde problem olmamasına rağmen oda hiç uaynmadı ama bu beni teselli edemedi.acaba yolunda gitmeyen bişeymi var yada kayıp doktorun söylediğinden çok mu?
bu sorular beynimi kemiriyor.hergün düzelceğime daha kötü oluyorum.nette yaptığım araştırmalarda ilk ayda işitme kayıplarına müdahale edilmeli diyor.yoksa geç kalınabilir diyor.gittiğimiz doçentte 6 aydan önce birşey yaptıramayız diyor.zaten bu derecedeki bir kayıbı sizin farketmeniz bile ilginç diyor.nasıl farkettiniz dediğinde sadece hissettim demiştim. ama bilemiyorum.kafam allak bullak.yağız test zamanında çok yıprandı.hatta 1 hafta gülmedi boş boş baktı kilo almadı.doktoru çok yıprandığını ve bu tarz testler için biraz daha beklememiz gerektiğini söylüyor. yine çocuğuma ilaç içirilip uyutulmasını izlemek istemiyorum. o ilacın vucudunu terk edene kadar o mutsuz haline tanık olmak istemiyorum.
bu olaylar karşısında tek benim başıma gelmiş gibi bu kadar ağlak bu kadar güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyorum.ama ağlıyorum .ağlıyorum.ağlıyorum.

28 Nisan 2009 Salı

Şakayık



bugünlerde yağız dan arta kalan vaktimi balkon bahçemde geçiriyorum.çiçeklenmeye başladım yeniden..herzamanki yerlerini değiştirdim.mutfak balkonundan yatak odası balkonuna geçirdim tüm çiçeklerimi. burası sabah güneşide gördüğünden daha iyi olacağı düşüncesindeyim. bahçede renkler hakim. yukarıda gördüğünüz şakayığım. çok güzel lerdi. zamanı geçmeden sizin için çekmiştim resmini.
bu çiçeğin edinmemin tuhaf bir öyküsü var. geçen sene iş için elemanla mersin üstündeki köylere gitmiştik. tam dönüşte şakayıkları farkettim. rüya gibiydi. tek katlı müstekil dışı beyaz boyalı bir evdi. evin ön tarafını duvar la çevirmişler en gin bir duvar.ve o duvarın üstü büyük küçük tenekelerde şakayıklarla dolu. yetmemiş evin etrafındaki toprağa şerpmişler oralardanda dolmuş taşmış. yani bembeyaz evin önü ve yanları kıpkırmızı. hemen arabayı durdurdum ve elemana dedimki ben bu çiçekten almadan şurdan şuraya gitmem. git çal kapıyı dedim. kapıyı çalıyor kimse yok. etraftaki evlere sesleniyoruz kimse yok. en sonunda dayanamadım ve etrafa saçılmış küçük bir tenekeyi kolumun altına aldım arabaya yerleştirdim:) elemanada dedimki bir daha gelişinde buraya uğrayıp aldığımızı söylüyorsun. bir sonraki seferde gitmiş ve teyze onları zaten beğenen geçerken alsın diye koydum demiş:)aghhh bilsem o büyük tenekeyi alırdım:)
şakayığın yaprakları maydanoza benziyor.suyu seviyor.ama yinede sulamak için iki sulama arasında toprağın kurumasını bekliyorum.çok beklenirse yaprakları eğiliyor.çok susuz kalamıyor yani. mart nisan gibi çiçek açıyor.çiçeklerini döktükten sonra toprak dışında bişey kalmıyor.bende saksıyı serin bir yerde saklıyorum. bahçe yazıları devam edecek:)
not:ali yağız büyümeye devam ediyor..

10 Nisan 2009 Cuma

....

Sen geldin bir gün..
gün asıl şimdi başladı..
geceler daha uzun daha aydınlık..
anlamını yitirdi uykularım..
mutluluk oldu uykusuzluklarım..
sen geldin yarım yanlarım tamamlandı....eksiklerim kapandı…
yaşanılan tüm sevinçler şimdi anlam kazandı.
sonra ..korkularım dağ oldu..
‘’daha önce neden gelmedin’’ sözü utancım ..
‘’geç mi kaldım acaba?’’ kaygım..
‘’ya yapamazsam’’ endişem oldu..
sonra sen bir baktın ben bin oldum..
doldum taştım sel oldum..
sen bir güldün ben kuş oldum..
çırptım çırptım kanat oldum..
hiç bir şeydim..senle her şey oldum..
ÇOCUKTUM, ANNE OLDUM.
.İYİKİ GELDİN.. HOŞGELDİN SEFA GETİRDİN..
varlığın, varlığıma armağan…

14 Şubat 2009 Cumartesi

yine biz yeni biz:)))


öncelikle yorum yazan tebriklerini yazan tüm arkadaşlarıma kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorumm..oğlumuzla kırkımız çıktıktan sonra birz daha rahatladk.bu günleri kolay atlatmada yardımcılarım hayat kurtarcılarım ablam ve anneme ne kadar dua etsem azdır..nerden başlasam ne anlatsam şaşırıyorumm.ama tahmin edebileceğiniz gibi oğluma ve oğlumlu hayata lışmaya çalışıyorum.kendimede şaşarak atabii.uykuya olan düşkünlüğümü düşünecek olacak olursam kendime şaşamakta hakılıyım diyorum.yağızın en ufacık bir iniltisine kalkar oldum.sanırım içgüdüsel bir mevzu bu..yağız son doktor kontrolünde iyi çıktı.kilo ve boy artışı iyi bulundu.hatta mamaya bile gerek olmyabilir dedi doktor ama alıştıysa durmazı da ekledi.mama olarak milupanın aptamiilini kullanıyorum.en önemlisi biberon mvzuu.çeşitli markalarda aldığım biberonların hiç birini kullanamadım.nuk marka cam bibeondan ise çok memnun kaldım..ihtiyacı olan arkadaşlara tavsiyemdir.birde humananın kimyonlu rezene çayını tvsiye ederim.her bebek sevmiyormuş ama allahtan yağız memnun kaldı..hem gazını gidermede yardımcı oluyor hemde uykuya geçişini..

yağızın burun tkanıklığı var..uzun zamandan beri sürüyor.bir türlü geçiremedik.ilk verdiği damla işe yaramadı.şimdi ise deniz tuzlu bir damla kullanıyoruz.ayrıca buhar makinesi aldk odaya..ayrıca doğuştan bu yana göz kıntısı ve iltihaplı çapak oluyor.onun içinde ikinci ilaca başladık bu daha iyi gibi.kırk banyosundan sonra yağızın yüzünde kırmızı kırmızı isilik vari şeyler çıktı.ama yüzünün heryerin dağıld.onun için ne yapacağımı bilmiyorum.önerisi lan varsa beklerim...yağızdan haberler şimdilik bu kadar.. beni soracak olursanız yağız için yaşar vaziyetteyim hr anne gibi.bugünlerde duyuyormu görüyormu derdine düştüm..her ne kadar etraftakiler şimdi çok erken desede ben çok korkuyorum..ışığa karşı duyarlı.ışığa bakınca güneşe tutunca gözlerini kapıyor.ayrıca etraftaki sesleri dinliyor gibi ama ben yinede tatmin olamıyorum.doktora işitme testi yaptırmak istiyorum dedim bana gerek yok ama sen bilirsin dedi..içim rahat etsin diye tüm aileyi karşıma alıp işitme testi yaptırcam bu hafta..ne yapayım çok korkuyorum..

şimdilik bu kadar yazıyorum..yeni bebek sahibi olna tü arkadaşlarım allah analı büyütsün.ve lütfen sizde bebeğiniz de gördüğünüz şeyleri yazınki bilgilenelim..

hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.. ve en sulusundan öpüyorum

yağızın ilk günlerinden bir fotosunu ekliyorum siz teyzeleri için...

10 Ocak 2009 Cumartesi

31,12,2008 yeni yıl sürprizi

tam yeni yıl da oğlumuz birz erken, bol gözyaşı ve korku eşliğinde aramıza katıldı. 30,12,2008 dki doktor kontrolümüzde doktorumuz suyun çok azldığını ve bebeğin kalp ritminin tam sınırd olduğunu söyledi ve bebeğin sağlığının erken doğum ile bozulabileceğinin bu sebele doğumdan sonr risk almamak dına araştırma hastansine gitmemizi önerdi. tabi o gcenin nasıl geçtiğini nlatmam gerk yok sanırım. araştırma hastansine gitmek istemediğimden diğer doktoruma görünmek için sabah erkenden ssk nın yolunu tuttuk. bu doktorumda aynısını söyledi evet hemen meliyata lmsı gerektiğini söyledi.bebek için risk olduğunu ama anne karnında dah fazla tehlikede olduğunu doğumdan sonra kuveze koyarak riski azaltabileceğini bildirdi. acilen aileleri ve eşylarımı toplayıp gözyaşları arasında saat 13,00 de ameliyata alındım ki ayrıntılarını sonra anlatacağım. allaha şükür bebeğim kuvvetli çıktı ve kuveze gerek olmadan sağsalim yanımıza geldi. resimleri ve detaylarını daha sonraki yzımda vereceğim.
adı ali yağız..artık yavrumuz bizimle.her ne kadar 10 günlük dünya hayatnda çok şey yaşamaış olsada yanımızda ve bn her gün onu bana verdiği için sağlığı için allaha şükrediyorum.
bebeğimiz doğumdan 4 gün sonr sarılık tedavisi için 3 gün kuvezde kaldı. tam atlatık eve geçmiştik ki perşembe sabahı dayımın ölüm haberi geldi. aynı günün akşamında da eşimin hastanedeki babasının ölüm haberi geldi. bir günde 2 ölümle acı yaşadık.annemler bir tarafa eşim bir tarafa gitti. tabiki bende oğlmla başbaşa kaldım. yani 2009 da hem sevinci hem kederi bir arada yaşıyoruz. ama şükrederek sabır dileyerek oğlumuz için ayakta kalmaya devam ediyoruz.
ç.ok vaktim olmadığı için şimdilik bu kadar yazabiliyorum.hyatımızda herşey yoluna girdiğinde herşeyi detaylarıyla anlatcağım.şimdilik öpüyorum sizleri.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails